9th International Congress of Turcology Proceedings Book
Determinations on the New Historicist Approach and the Oral Format Used by 16th-Century Military Minstrels
Songül ÇekWhen considering the limited available information, the tradition of minstrel poetry can be said to have begun in the 16th century with the military minstrels, who are also referred to as Janissary minstrels or army poets. Despite the shortcomings, the poems of the army poets who lived in the Maghreb lands and other borderlands of the empire are important in terms of how they provide the first examples of the tradition. From the traditional point of view, the sociocultural and economic context in which the military minstrels grew up has not yet been put into writing, which provides a limited scope for evaluating these poets and their works. The fact that the poems that have survived to the present through cönks [the leather-bound notebooks of poets] have passed through the hands and languages of many people makes reconciling their content with any certain period or social structure more difficult. The new historicist approach allows one to reconsider this dilemma. This view argues historical texts to be as fictional as literary texts by removing the borders between the reality of a literary text and the reality of a historical text. Based on this idea, the poems of 16th-century military minstrels and the word patterns they used can be examined and their unique lifestyles determined using the new historicist understanding of reality. Determining the vocabulary and stereotyped expressions in the poems also facilitates dealing with the common language, religion, social life, and historical events of the military minstrels.
Yeni Tarihselci Yaklaşım ve 16. Yüzyıl Asker Şairlerinin Kullandıkları Sözlü Kalıplaşmalar Üzerine Tespitler
Songül ÇekÂşık Tarzı Şiir Geleneğinin, eldeki sınırlı bilgi değerlendirildiğinde, 16. yüzyılda yaşamış olan yeniçeri âşıkları ya da ordu şairleri de diyebileceğimiz asker âşıklarla başlamış olduğu söylenebilir. Eksiklere rağmen mağrip ocaklarında ve imparatorluğun diğer sınır boylarında yaşamış asker şairlere ait şiirler, geleneğin ilk örnekleri olması bakımından önem taşır. Geleneksel tarih bakışı açısından asker şairlerin yetiştikleri sosyo-kültürel ve ekonomik bağlamın yazıya geçirilmemiş olması bu şairlerin ve eserlerinin değerlendirmede sınırlı bir alan sunar. Hatta cönkler ya da yazmalar yoluyla bugüne aktarılma şansı bulan şiirlerin pek çok kişinin elinden, dilinden geçtiği düşünüldüğünde içeriklerinin belli bir dönem ve sosyal yapıyla bağdaştırılması daha da zorlaşmaktadır. Yeni tarihselci yaklaşım, bu açmazı yeniden ele almamıza imkân vermektedir. Bu bakış, edebî metnin gerçekliği ile tarihi metnin gerçekliği arasındaki sınırı kaldırarak edebî metin kadar tarih metninin de kurmaca olduğunu ileri sürmektedir. Bu fikirden hareketle 16. yüzyıl asker şairlerinin şiirleri ve kullandıkları söz kalıpları incelenerek kendine has yaşam biçimleri yeni tarihselci gerçeklik anlayışıyla belirlenebilir. Şiirlerin söz kadrosunu ve kalıplaşan ifadelerini belirlemek, asker âşıkların ortak dil, din, sosyal yaşam ve tarihi vakalara bakışını da ele almayı kolaylaştırır.