Fransa ve İngiltere'de Emredici Vekaletten Yeni Temsil Anlayışına Geçiş

DOI :10.26650/AB/SS30.2022.086   
AuthorMurat Sarıca

Modem Devletin içinde bulunduğu İktisadî ve sosyal şartların giriftliği ve bunun yarattığı iş bölümüyle, Devletin ülke ve insan unsurunda meydana gelen genişleme sonucunda, Yunan sitelerinin, işlerini kölelere gördüren birkaç bin vatandaşının bir araya gelerek Site- Devletle ilgili kararları aldıkları dönem gerilerde kalmıştır. Bugün demokrasi denince, artık uygulanamayan doğrudan doğruya demokrasinin yanında, vatandaşların Devletin yönetimine katılışları bakımından iki ana sistemin varlığını görürüz: vatandaşların referandum, halk teşebbüsü v.b. yollarla Devlet yönetimine katıldıkları yarı doğrudan doğruya demokrasi, bir de temsilî rejim. İşte biz çalışmamızda, klâsik Anayasa Hukuku tarafından benimsenen temsilî rejimin getirdiği temsil anlayışının ortaya çıkışı, çıkış sebepleri ve ne olduğu üzerinde duracağız.
Ülkemizde 1876 Anayasasının «Heyeti Mebusan âzasının her biri kendini intihap eden dairenin ayrıca vekili olmayıp umum Osmanlıların vekili hükmündedir» diyen 71 inci maddesiyle, bazı esasları ilk defa kabul edilen temsil anlayışı, 1921 ve 1924 Anayasalarımız tarafından, «Millî egemenlik» teorisine bağlanarak benimsenmiştir.
1961 Anayasamızın 4’üncü maddesinin birinci fıkrasına göre «Egemenlik kayıtsız şartsız Türk Milletinindir». 76’ıncı maddeye göre de «Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil, bütün Milleti temsil ederler». Anayasa tasarısının Genel gerekçesinin Genel esaslarla ilgili, Egemenlik ve siyasî iktidar başlığı altında ise, «Tasarının 4’üncü maddesi, Türk Devriminin temel bir siyaset kuralı haline gelmiş olan Millî Hâkimiyet prensibini teyit etmekte, bu suretle Türkiye Cumhuriyeti’nin temelinde var olan bir prensibi devam ettirmiş olmaktadır. Millî hâkimiyet, millî varlığın bir ifadesidir» denildikten sonra, aynı gerekçenin 2’inci başlığı altında, «Tasarıda millî hâkimiyetin kullanılış şekillerinden olan temsilî rejim üzerinde karar kılındığı görülür» denilmektedir.
Ne var ki temsilî rejim, ancak Batıda bir hayli yol aldıktan sonra, ülkemizde benimsenebilmiştir. Temsilî rejim Osmanlı İmparatorluğunun sosyal bünyesinden doğmamış, batılılaşma akımının sonucu olarak, Batıdan taklit yoluyla alınmıştır.
Temsilî rejimin temelini meydana getiren seçmen temsilci ilişkisini düzenleyen yeni temsil anlayışı Batıda, bizde temsilî rejimin benimsenmesinden çok önce, İngiltere, Amerika ve Fransa’da ortaya çıkmıştır. Onun içindir ki temsilî rejimin getirdiği temsil anlayışının ortaya çıkışım etrafıyla inceleyebilmek için, ülkemizde bu rejimin kabul edildiği dönemden çok gerilere gitmek ve kanımızca özellikle İngiltere ve Fransa üzerinde durmak gerekmektedir.
Ancak Türk Anayasa Hukuku «Millî egemenliği» ve «Millî egemenliğin kullanılış şekli olarak temsilî rejimi» benimseyerek, bu konuda 1789 Devrimiyle ilk defa Fransa’da ortaya atılan ve özellikle kara Avrupa’sında büyük yankı uyandıran ilkelerin etkisi altında kaldığı için, çalışmamızda Fransa’ya öncelik tanıyacağız. İngiltere’ de yeni temsil anlayışına geçişe, daha çok yeni temsil anlayışının kaynaklarına inebilmek, ortaya çıkış nedenleri üzerinde durabilmek ve bu konuda ileri süreceğimiz görüşleri karşılaştırmalar yaparak güçlendirmek üzere, ikinci plânda yer vereceğiz. Bu hususu belirtmek içindir ki, yeni temsil anlayışına İngiltere’de Fransa’dan önce geçildiği halde, kronolojik sıraya uymayarak, Fransa’yı İngiltere’ den öne almış bulunuyoruz.
Öte yandan, çalışmamızın hacmini genişletmesine karşılık bir yenilik katmayacağı inancında olduğumuz için, İngiliz geleneklerinin etkisinde kalan Birleşik Amerika’da 1787 Anayasasıyla benimsenen temsil anlayışı üzerinde ayrıca durmayacağız.
Hemen belirtelim ki incelememizde Türk Anayasa Hukukuna da dönmeyeceğiz; ne bu ilkelerin Anayasa Hukukumuza girişine, ne de bu ilkeleri etkileyen Anayasamızdaki yeni eğilime değineceğiz. Sadece bu temsil anlayışına kaynaklık yapmış olan ülkelerde, sözünü etiğimiz temsil anlayışının ortaya çıkışını ele alacağız. Böylece bu temsil anlayışının ilk sosyal ve hukukî oluşumunu ortaya koymaya, bu anlayışı kaynağında incelemeye çalışacağız.
Fransa’da benimsenen temsil anlayışını kavrayabilmek, kendinden önce yürürlükte olan temsil ilişkisini de ele almakla mümkündür. Onun içindir ki 1789 yılından önce yürürlükte olan emredici vekâlete de değinmek, emredici vekâleti sosyal ve hukukî yanlarıyla incelemek gerekmektedir. Bu zorunluk, hattâ daha da açık bir biçimde, İngiltere için de söz konusudur. Çünkü İngiltere’de yeni temsil anlayışına, bir olayla ve kesin bir tarihte geçilmemiş, bu gelişme yavaş yavaş gerçekleşmiştir. Bu sebepledir ki yeni temsil anlayışı ancak tarihî gelişmesi içinde ele alınabilecektir.
Yeni temsil anlayışını tarihî gelişme çizgisi içinde incelediğimiz zaman, bu anlayışın yeni bir sosyal ve hukukî düzenle birlikte ortaya çıktığını ve uygulama alanına geçtiğini görüyoruz. Böylece konuyu aydınlığa kavuşturabilmenin, ancak meseleyi geçiş dönemi içinde ele almakla mümkün olabileceği ortaya çıkmaktadır.

SubjectsPolitical Science

INFORMATION


E-ISBN978-605-07-0938-4
PublisherIstanbul University Press
Publish Date15.06.1969
Cover (PDF)
Full Text (PDF)

SUBSCRIBE




SHARE




Istanbul University Press aims to contribute to the dissemination of ever growing scientific knowledge through publication of high quality scientific journals and books in accordance with the international publishing standards and ethics. Istanbul University Press follows an open access, non-commercial, scholarly publishing.