Studies on Mawlawiyah, Mawlana and Sheikh Ghalib
Composing Na‘t Out of a Mathnawi: Sheikh Ghalib’s Sühan
Betül AvcıThis chapter initally focuses on the role of Sühan in Sheikh Ghalib’s (d. 1799) Hüsn ü Aşk and examines Sühan’s multilayered meaning. Sühan, who is often interpreted as “mürşid-i kâmil” in contemporary literature, shows full parallelism with the Reality of Muhammad as thoroughly articulated by Ibn Arabî (d. 1240). Sühan, intermediating between Hüsn and Aşk, personifies the Prophet Muhammad and turns this mathnawi into a na‘t, a specific genre for praise of the Prophet. This chapter also argues that Sheikh Ghalib reflects Ibn Arabî’s influence on Ottoman thought and poetry. Among many other significant figures, Sheikh Ghalib’s main teacher in the Akbarian lineage should be the famous Mathnawi commentator İsmail Rusûkhî Ankarawî (d. 1631). In fact, it would be appropriate to say that Sheikh Ghalib and İsmail Rusûkhî Ankarawî are two important bridges between Ibn Arabî and Rûmî, both as Mawlavis who internalized the Akbarian thought. It is not only the character of Sühan that proves Ibn Arabî’s influence on Sheikh Ghalib but also Ghalib’s other work, Şerh-i Cezîre-i Mesnevî exhibits such inspiration. This commentary is an important example of how Sheikh Ghalib interpreted Rûmî’s Mathnawi with Akbarian inspiration, and is an important document of Sheikh Ghalib’s familiarity with Ibn Arabî.
Hüsn ü Aşk’ı Na‘t-ı Nebi Eyleyen Dilaver: Sühan
Betül AvcıBu makale öncelikle Şeyh Galip’in (ö. 1799) Hüsn ü Aşk adlı eserindeki Sühan karakterine odaklanmakta ve Sühan’ın çok katmanlı anlamını incelemektedir. Çağdaş literatürde sıklıkla “mürşid-i kâmil” olarak yorumlanan Sühan, İbn Arabî’nin (ö. 1240) kapsamlı bir şekilde dile getirdiği Hakikat-i Muhammediyye ile tam bir paralellik göstermektedir. Hikâyenin başından sonuna kadar Hüsn ile Aşk arasında aracılık eden Sühan, aslında bizzat Hz. Muhammed’i kişileştirmekte ve bu mesneviyi bir na‘t-ı nebiye çevirmektedir. Bu makale aynı zamanda İbn Arabî’nin Osmanlı düşünce ve şiiri üzerindeki etkisinin Şeyh Galip’e de yansıdığını iddia etmektedir. Bu bağlamda, Şeyh Galip’in Ekberî silsilesindeki en önemli üstatlarından biri ünlü Mesnevi müfessiri İsmail Rusuhî Ankaravî (ö. 1631) olmalıdır. Aslında Şeyh Galip ve İsmail Rusûhî Ankaravî’nin, her ikisi de Ekberî düşünceyi içselleştiren Mevleviler olarak İbn Arabî ile Mevlana Celaleddin-i Rumî arasında iki önemli köprü olduğunu söylemek yerinde olacaktır. İbn Arabî’nin Şeyh Galip üzerindeki etkisini sadece Sühan değil, aynı zamanda Galip’in diğer eseri olan Şerh-i Cezîre-i Mesnevî de ispat eder. Bu şerh, Şeyh Galip’in Mevlana’nın Mesnevi’sini Ekberî ilhamıyla nasıl yorumladığının önemli bir örneği ve Şeyh Galip’in İbn Arabî’ye aşinalığının önemli bir belgesidir.