On Interaction between the City and the Language(s): Individual to Society
A Theoretical Approach on the Deconstruction of Ethical Codes of Daily Life in Transformation of Urban Spaces
Cem TutarSpace is a significant area where domination and power relations are reflected as a social production form. A transformation, continuing towards the dynamics of a liquid modernity in our country, “strengthens the permeability state between rural and urban spatial practices” thus, it is moved away organised arrangements of modernity. Temporariness, speed, continuous transformation and risk perception, which are specific determinant parameters of society as a result of changes caused by neoliberal policies of the period, take their places in the apparent relationships of spaces by becoming a part of daily life practices. In daily social relationships of various urban spaces going on to maintain its authenticity in itself, ethical codes, determined by religion, tradition, modern society, are sometimes followed strictly, and tensions caused by neo-liberalism are sometimes attempted to be overcome by trying to exist with eclectic and even ignoring interim solutions of rural and urban culture. This case may be determined as a deviant behaviour in the organisational process of modern society. These changing human relationships of spaces take their places in factual and fictional representations produced in media and they become theatrical objects. For this reason, “deviant behaviours”, considered as crimes in different respects, take their places in recurrent media representations and become apparent. In this study, ways for avoiding risks of the modern world and transformation of ethical codes behind regulatory practices of daily life in the urban area and significance of media in this process are discussed in a critical paradigm.
Kentsel Mekânların Dönüşümünde Gündelik Hayatın Etik Kodlarının Yapıbozumu Üzerine Kuramsal Bir Yaklaşım
Cem TutarToplumsal bir üretim biçimi olarak mekân, egemenlik ve güç ilişkilerinin yansıdığı önemli bir alandır. Neoliberal dönemin değişen üretim ilişkilerinin bir sonucu olarak hem kentsel hem de kırsal alanlar hızlı bir dönüşüm içine itilmektedir. Ülkemizde akışkan bir modernitenin dinamiklerine doğru süregiden bir dönüşüm, “kır ve kentin mekânsal pratikleri arasındaki geçirimlilik halini güçlendirmekte”, modernliğin örgütlü düzenlemelerinden uzaklaşılmaktadır. Dönemin neo-liberal politikalarının yarattığı değişimlerin gereği toplumun özgül belirleyici parametreleri olan geçicilik, hız, sürekli dönüşüm ve risk algısı gündelik hayat pratiklerinin bir parçası haline gelerek, mekânların görünen ilişkilerinde yerlerini almaktadır. Çeşitli kent mekânlarının kendi içinde özgünlüğünü korumaya devam eden gündelik toplumsal ilişkilerinde; dinin, geleneğin, modern toplumun belirleyici olduğu etik kodlara, bazen katı bağlılık gösterilmekte bazen de kır ve kent kültürünün eklektik, hatta yok sayıcı ara çözümleriyle bir var olma çabası gösterilerek, neo-liberalizmin yarattığı gerilimler aşılmaya çalışılmaktadır. Bu durum modern toplumun kurumsal işleyişi içinde bir sapma davranış olarak belirlenim gösterebilmektedir. Süreç, iletişim teknolojilerinin hızlandırdığı kültürü yerinden çıkarma düzenekleri olarak işlerken, kırsal ve kentsel ilişkilerin zaman ve mekânı birbirinden ayrılmaktadır. Mekânların değişen bu insan ilişkileri, medyadaki kurgulanan olgusal ve kurmaca temsillerin içinde yerini alarak seyirlik bir nesne haline gelmektedir. Medya ticari bir yaklaşımla yaşanan toplumsal olayların artalanındaki nedenleri ortaya koyma konusunu atlayarak, izlenebilir olmayı dikkate almaktadır. Bu nedenle çeşitli niteliklerdeki suç olarak görülen “sapma davranışları” tekrar eden medya temsilleri içinde yerlerini alarak, görünür hale gelmektedir. Bu çalışmada modern dünyanın risklerinden kaçınma yolları ve kentsel alanda gündelik hayatı düzenleyici pratiklerin gerisindeki etik kodların dönüşümü, medyanın bu süreçteki önemi eleştirel bir paradigma içinde değerlendirilmektedir.