Tababet1 Ruhiyenin birinci tabı Meşrutiyetin ilk senesinde çıkmıştı, vakıa eser daha evvel yazılmış, fakat basılması münasip zamana bırakılmıştı. İnkılaptan evvel cinnete dair eser yazmak yasaktı. Osman oğullarının en sakat dimağlılarından biri, ikinci Hamid cinnet, mecnun, kapatmak tabirlerinden mahlû kardeşini hatırladığı, daha doğrusu hatırlandığını zannettiği için, şiddetle menetmişti. Velinimetlerinin bu marazî korkusundan istifade sayesinde mütenaim olanlar ve yükselenler cinnetten bahsedenleri, büyük bir mücrim gibi mahvetmekten çekinmiyorlardı. Tabiî böyle bir asırda cinnete dair eser yazmağa kimse cesaret edemezdi, yazan da bastıramazdı. Fakat Hürriyet ilân olunur olunmaz bir sene içinde iki cildi de basılmış, bu suretle Türkiye kemâlen değilse bile kıdemen bir rüchan kazanmıştı. Her ciddî eser gibi bu da fazla bir rağbet görmedi. Muhitin okumağa karşı hevessizliği bin kadar basılan nüshaları tam on yedi senede tüketebildi. Rağbetsizliği sırf eserin kıymetsizliğine atfedemeyiz. Eser ne de olsa bizde hiç bilinmeyen bir yeni mevzudu. Bugüne kadar daha iyisi yazılmadı, ayni işi görmek üzere yazılanlar çok mahdud, ihtiyaç irfanı teskin etmekten çok uzaktı. Bir iki senedir tababeti ruhiyenin bazı meraklılar tarafından arandığını ve kütüphanelerde nasılsa kalmış nadir nüshalarını yüksek fiyatla satın almakta olduklarını duyuyorum. Pek mahdut da olsa bu teveccüh birkaç karie hitabetmek, onlara uzun ve derin bir ihtisas ve tetebbuun hülâsasını takdim eylemek zevkini tenbih etti, zaman ve nakıtca tekrar bir fedakârlığı daha göze aldım. Birkaç münevvere fennî bir şulei hidayet olur ümidiyle bastırıyorum. Tababeti Ruhiyenin ilk tabını okuyanlar eseri iltifat ve teveccühlere garketmişler, şifahen ve tahriren pek çok teşci ve taltif eylemişlerdi. Halbuki o mektepten yeni çıkmış, kader saikasile yoklukta hemen Tıbbiyede ve Gülhane Seririyatında kürsiye çağırılmış hem talebe hem muallim bir amatörün muktatafatı idi, İkinci tabıda ise müellifin yirmi seneye basan ihtisas ve tetebbularının, taliin nasib ettiği etraflı ve uzun müşahedelerinin izleri vardır. Mevcudiyetini bir şubeyi lâyikile öğrenmeğe hasretmiş, ömrü sırf şubesine dair eserler okumak ve yazmakla geçmiş, bir taraftan genç meslektaşlarıma talimi ihtisas ederken diğer taraftan seririyat çıraklığından bir gün bile uzaklaşmağa tahammül edememiş bir mütehassıs velev çorak bir muhitte de yetişse, velev muharrir kadar acizde yaratılsa ortaya koyacağı bilgi ve görgüler karilerini az çok müstefit edebilir sanırım. Onun için bu ikinci tabı ancak ismen Tababeti Ruhiyedir, metin elifinden yesine kadar değişmiştir. Zaten ben değil, zaman onu çoktan değiştirdi. Bu şube son zamanlarda yeni nurlu yollar buldu, başka çığırlarda yürüdü. Avrupa’da iki senede bir eserlerini tekrar bastıran müellifler bile her tabda tanılmıyacak derecede esaslı tadillere mecbur oluyorlar. Tababeti Ruhiyenin iki tabı arasında geçen on sekiz senelik bir fasılada ise elbet büyük bir yaş farkı olacaktır. |