A Byzantine Lead Seal from Paphlagonian Hadrianopolis
Kasım Oyarçin, Ersin ÇelikbaşThe subject of this article is a Byzantine lead seal found during the excavations of the Inner Castle Baptistery of Paphlagonian Hadrianopolis in 2022. The lead seal found during the archaeological excavations in the baptistery is understood to belong to the 11th century AD thanks to the coins found in the same layer with the seal. The dotted borders on the obverse and reverse are carved very close to each other, and the borders became straight lines in some places. On the obverse of the seal, Archangel Michael is depicted within a dotted border, wearing an outfit decorated with precious stones, with diademed curly hair, holding a scepter in his right hand and a globus in his left hand. The reverse reads an address in four lines within a dotted border, the first line beginning with a cross. These kinds of seals are categorized by sigillographers as private seals used for personal business since they do not bear the owner’s title or position on the reverse, except for his name. An evaluation of the Byzantine lead seal together with the coins found in the same context revealed that it has a significant place in terms of indicating that Hadrianopolis continued to be inhabited until the 11th-12th century AD, albeit on a small scale, which was previously considered to have been abandoned due to the interruption of data from archaeological excavations starting from the middle of the 7th century AD.
Paphlagonia Hadrianopolisi’nden Bir Bizans Kurşun Mührü
Kasım Oyarçin, Ersin ÇelikbaşMakalenin konusunu, Paphlagonia Hadrianopolis’i 2022 yılı İç Kale Vaftizhanesi kazılarında bulunan bir Bizans kurşun mührü oluşturmaktadır. Vaftizhanedeki arkeolojik kazı çalışmalarında bulunan kurşun mührün hem ön ve arka yüzünde yer alan noktalı bordürlerin birbirine oldukça yakın işlenmesinden dolayı bazı yerlerde bordürlerin düz çizgi hâline gelmiş olması hem de mühürle aynı tabakada ele geçen sikkeler sayesinde MS 11. yüzyıla ait olduğu anlaşılmaktadır. Mührün ön yüzünde noktalı bordür içerisinde Baş melek Mikail’in kıymetli taşlardan süslü kıyafetiyle diademli kıvırcık saçlı, sağ elinde asa ve sol elinde globus tutan tasviri bulunmaktadır. Mührün arka yüzünde ise, noktalı bordür içerisinde dört satır hâlinde ilk satırının haçla başladığı bir hitap yazısı yer almaktadır. Bu mühürler, arka yüzünde sahibinin adı dışında unvan ve görevlerinin yazılı olmamasından dolayı sigilografi çalışanları tarafından şahsi işler için kullanılan özel mühürler olarak sınıflandırılmaktadır. Çalışmanın konusunu oluşturan Bizans kurşun mührü aynı kontekste ele geçen sikkelerle birlikte değerlendirildiğinde, arkeolojik kazılardan elde edilen verilerin MS 7. yüzyılın ortalarından itibaren bir kesintiye uğramasından dolayı terk edildiği düşünülen Hadrianopolis’te küçük de olsa MS 11.-12. yüzyıla kadar yerleşimin devam ettiğine işaret etmesi açısından da oldukça önemli bir yere sahiptir.
Paphlagonia Hadrianopolis’i olarak adlandırılan antik kent, günümüzde Karabük ili, Eskipazar ilçe merkezinin 3 km batısında “Viranşehir” olarak adlandırılan mevki ve çevresindeki arazi üzerinde dağınık bir şekilde konumlanan Budaklar, Büyükyaylalar, Çaylı ve Beytarla köylerini kapsamaktadır. Antik kente ait kalıntılar, günümüzde Budaklar köyü ve Hacı Ahmetler Mahallesi’nde yoğunlaşmaktadır. Hadrianopolis’te, günümüze kadar yapılan kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan yapıların büyük bir bölümü Geç Roma ve Erken Bizans dönemlerine tarihlenmektedir. Günümüze kadar yapılan kazılar sonucunda kentin merkez bölgesinde Geç Roma-Erken Bizans Dönemi’ne ait olan üç adet kilise, iki hamam, domus, İç Kale ve Vaftizhane kalıntıları ortaya çıkarılmıştır. Bizans Dönemi’nde dinî açıdan önemi artan Hadrianopolis, Honorias Eyaleti’ndeki beş piskoposluk merkezinden biridir. I. Nikaia Konsili (325),
Khalkedon Konsili (451), Konstantinopolis Sinod’u (518), III. Konstantinopolis Konsili (680-681) ve son olarak II. Nikaia Konsili’ne (787) Hadrianopolis kentinden farklı seviyelerdeki din adamları katılmıştır. Antik dönemin önemli din adamlarından biri olan Aziz Alypius Stylites’in (MS 522-640) bu kentte doğması ve hayatının önemli kısmını burada geçirmiş olması da oldukça önemlidir. Aziz’in Hadrianopolis kentindeki bir sütun üzerinde yaklaşık 50 yıl yaşadığına inanılmaktadır. Hristiyanlığın güçlü yaşandığı kentlerden biri olan Hadrianopolis’te günümüze kadar gerçekleştirilen arkeolojik kazı çalışmalarında temel seviyesinde kalıntılarına ulaşılan üç kilise ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca kentte yapılan Jeofizik-Arkeojeoradar çalışmaları sonucunda bazilikal planlı bir kilisenin de varlığı tespit edilmiştir. Söz konusu kiliseler dışında Hadrianopolis’te 2013 yılında yapılan Jeofizik-Arkeojeoradar sonuçlarına göre yapı kalıntılarının olduğuna dair verilere rastlanan İç Kale’de arkeolojik kazılara 2022 yılında başlanmıştır. Yapının merkezinde haç planlı bir havuzun varlığı, zemindeki mozaiklerdeki figür ve motiflerin dinî anlamlar içermesi, yapının kare planlı olması ve içerisinde ele geçen küçük buluntular ışığında yapının ilk evresinin vaftizhane olarak hizmet ettiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla 2022 kazı çalışmalarında Hadrianopolis’te İç Kale Vaftizhanesi olarak adlandırılan yeni bir dinî yapı ortaya çıkarılmıştır. Çalışmanın konusunu oluşturan Bizans kurşun mührü de İç Kale Vaftizhanesi 2022 kazılarında bulunmuştur. Bizans Dönemi’nde kurşun mühürler yaygın olarak iki farklı amaç için kullanılmıştır: İmparatorlar, askerler, kilise görevlileri ve devlet memurlarının yazışmalarının gizliliğini korumak veya evrakın sahte olmadığını ispat etmek.
İç Kale Vaftizhanesi’ndeki arkeolojik kazı çalışmalarında bulunan kurşun mührün kanal girişi ve çıkışında kırıklar olup belirli bölümleri korozyona uğrayıp bozulmuştur. Buna karşın mührün, ön ve arka yüzü tanımlanabilecek durumdadır. Mührün ön yüzünde noktalı bordür içerisinde Baş melek Mikail’in sanki bir imparator gibi betimlenmiş büstü bulunmaktadır. Baş melek Mikail kıymetli taşlardan süslü kıyafetiyle, diademli kıvırcık saçlı, sağ elinde asa ve sol elinde globus tutarken betimlenmiştir. Büstün sağında ve solundaki dikey yazıtta baş meleğin ismi yazmaktadır.
Mührün arka yüzünde ise, noktalı bordür içerisinde dört satır hâlinde ilk satırının haçla başladığı bir tanrıya hitap yazısı bulunmaktadır. Mührün arka yüzünde Grekçe “Tanrım, kulun Basileios’a yardım et” yazısı mevcuttur. Mührün arka yüzünde sadece sahibinin ismi bulunduğundan mührün sahibinin makamı konusunda kesin bir bilgiye ulaşılamamıştır. Bu tür mühürler üzerlerinde sadece sahibinin isminin yazması, unvan ve görevlerinin yer almamasından dolayı araştırmacılar tarafından özel yazışmalar için kullanıldıkları düşünülmekte ve özel mühürler olarak sınıflandırılmaktadır. Hadrianopolis İç Kale Vaftizhanesi içerisinde ele geçen Basileios adlı bir kişiye ait kurşun mührün hem ön yüz hem de arka yüzünde yer alan noktalı bordürlerin bazı bölümlerde birbirine oldukça yakın işlendiği ve bundan dolayı bazı yerlerde bordürlerin düz çizgi hâline geldiği görülmektedir. Bu durum MS 11. yüzyıl mühürlerinde görülen bir dönem özelliğidir. Mührün bulunduğu yapıda 2022 yılı kazı çalışmalarında mühürle aynı tabakada MS 11. yüzyıla tarihlenen beş sikke ele geçmiştir. Bu sikkelerden biri A2
grubu (MS 976-1030/1035), diğeri C sınıfı (MS 1042-1050) olmak üzere ikisi anonim follis’tir. Diğer üç sikkenin ikisi, X. Konstantinos Dukas’a (MS 1059-1067), biri ise VII. Mihail Dukas’a (MS 1068-1071) aittir. Söz konusu beş sikke de mührün kullanıldığı dönemde sirkülasyonda olup mührün MS 11. yüzyıla ait olduğunu destekleyen önemli arkeolojik verilerdendir. Hadrianopolis kazılarından elde edilen arkeolojik veriler ve Hadrianopolis territoryasında yer alan ve günümüzde hâlâ kullanılan şifalı sıcak su kaynakları kentte bir sağlık kültünün varlığına işaret etmektedir. Çalışma kapsamında incelenen kurşun mührün ön yüzünde betimlenen Baş melek Mikail ise özellikle Anadolu’da şifalı suların bulunduğu yörelerde hastalıkları iyileştiren hasta insanların koruyucusu olarak bilinmektedir. Dolayısıyla Hadrianopolis kazılarında bulunan kurşun mührün sahibi Basileios’un mühürlerinde Baş melek Mikail’i tercih etmesinde Hadrianopolis’in şifalı sıcak su kaynaklarına sahip bir sağlık merkezi olmasının da etkili olduğu söylenebilir. Ayrıca Hadrianopolis’te günümüze kadar gerçekleştirilen arkeolojik kazılardan elde edilen veriler MS 7. yüzyılın ortalarından itibaren bir kesintiye uğradığından kentte yerleşimin bu tarihten itibaren sona erdiği düşünülmekteydi. 2022 yılında başlayan İç Kale Vaftizhanesi kazılarında bulunan ve MS 11. yüzyıla tarihlendirilen Bizans kurşun mührü ve mühürle aynı kontekste ele geçen Anonim follisler, X. Konstantinos Dukas’a (MS 1059-1067) ve VII. Mihail Dukas’a (MS 1068-1071) ait sikkeler, Hadrianopolis’te yerleşimin küçük de olsa MS 11.- 12. yüzyıla kadar devam ettiğine işaret etmektedir. Hadrianopolis İç Kale Vaftizhanesi kazıları ilk yılında kent için önemli veriler sunmuş olup önümüzdeki yıllarda yapıda gerçekleştirilecek arkeolojik kazılar bölgenin ve Hadrianopolis’in Orta ve Geç Bizans Dönemi’nin aydınlatılmasına kuşkusuz katkıda bulunacaktır.