A Witness from the 18th Century: The Culture and Art Environment of Ottoman Cities in the Letters of Lady Montagu
Erkan Atak, Göksevi Ayhan AtakThis article aims to analyze the architectural and artistic environment in the Ottoman cities based on the letters of Lady Mary Montagu, who came to the Ottoman capital for her husband’s diplomatic mission in the early eighteenth century. For this purpose, information on the state’s political relations and social structure in the years when Lady Montagu was in the Ottoman lands were presented (1717-1718). Lady Mary Montagu’s letters were written differently than the pilgrims who had come to the Ottoman lands in previous years. It is seen that different kinds of subjects such as Ottoman society, women, clothing and apparel, harem, religious rituals, daily life, smallpox vaccine and architectural texture of cities were included in the letters. Thus, letters have been the subject of various studies. Lady Montagu devoted some of her letters to the architectural structures and interior decorations she observed in Istanbul and Edirne. The depictions of flowers and fruit for interior decorations of lodging and houses are some of the characteristic decorations of civil architectural works of the time. In addition, Lady Montagu’s depictions from the beginning of the eighteenth century also provide information about some of the architectural works that have not survived to the present day. Martyr Ali Pasha Mansion is one of the works seen by Lady Montagu herself but not present today.
18. Yüzyıldan Bir Görgü Tanığı: Lady Montagu’nun Mektuplarında Osmanlı Şehirlerinin Kültür ve Sanat Ortamı
Erkan Atak, Göksevi Ayhan AtakBu makalede 18. yüzyılın başlarında eşinin diplomatik görevi için Osmanlı başkentine gelen Lady Mary Montagu’nun mektuplarından yola çıkılarak Osmanlı şehirlerindeki mimari ve sanat ortamının analizinin yapılması amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda Lady Montagu’nun Osmanlı topraklarında bulunduğu yıllarda (1717-1718) devletin siyasi ilişkileri ve sosyal yapısı üzerine bilgiler verilmiştir. Lady Mary Montagu mektuplarını, daha önceki yıllarda Osmanlı topraklarına gelmiş olan seyyahlardan farklı bir üslupla kaleme almıştır. Mektuplarda Osmanlı toplumu, kadını, giyim ve kuşam, harem, dini ritüeller, gündelik yaşam, çiçek aşısı ve şehirlerin mimari dokusu gibi farklı türden konulara yer verildiği görülür. Mektuplar bu suretle çeşitli çalışmalara konu olmuştur. Lady Montagu mektuplarının belirli bir bölümünü İstanbul ve Edirne’de gözlemlediği mimari yapılara ve iç mekân süslemelerine ayırmıştır. Konakların ve evlerin iç mekân süslemeleri için söylediği çiçek ve meyve tasvirleri dönemin sivil mimari eserlerinde karşılaşılan karakteristik süslemelerden bazılarıdır. Ayrıca Lady Montagu’nun 18. yüzyılın başından yaptığı tasvirler günümüze ulaşamayan mimari eserlerin bazıları hakkında da bilgiler sunmaktadır. Şehit Ali Paşa Konağı bizzat Montagu tarafından görülen ancak günümüzde mevcut olmayan eserlerden birisidir.
Batılı toplumların Doğu’yu tanıma arzusunun tarihi, eski çağlara kadar inmekle beraber Osmanlı Devleti’nin Balkanlar ve Anadolu’da hüküm sürdüğü yıllardan itibaren bu ilgi artmıştır. Seyyahların büyük çoğunlukla kendi bakış açılarıyla tanıttıkları Doğu’nun merkezini Osmanlı şehirleri teşkil etmektedir. Doğu’nun egzotik ve gizemli bir anlayışla tasvir edildiği öncü yazıların etkileri sonraki yüzyıllarda da kendini göstermektedir. 15. ve 16. yüzyıllarda, Osmanlı İmparatorluğu ve Türkler hakkında yazılanların daha çok siyasi ve dini karşıtlık üzerine şekillendiği görülmektedir. Seyyahların yazılarında din, kültür, sosyal yaşam, dil ve antropoloji ön plana çıkmaktadır. Avrupa’nın birçok ülkesinden gezginler, tüccarlar, devlet ve din adamları, Doğu’yu tanıma arzusu doğrultusunda Osmanlı topraklarına seyahatler gerçekleştirmiştir. 16. yüzyıldan itibaren Osmanlı ile Avrupalı devletler arasında artan siyasi ve ticari ilişkilerin de etkisiyle yoğunlaşan bu gezilerin başını çeken devletlerden birisi İngiltere’dir. Yüzyılın sonlarına doğru kurulan kumpanyalar ve atanan büyükelçilerle, Osmanlı ve İngiltere devletleri arasında resmi diplomatik ilişkilerin başlaması seyahatlerin hız kazanmasına vesile olmuştur. İngiliz seyyahların çoğunluğunun gezi notlarını kendi bakış açılarıyla kaleme aldığı görülmekle beraber, 18. yüzyılın başlarında eşinin diplomatik görevi için Osmanlı başkentine gelen Lady Mary Montagu’nun yazıları, bu durumun belli ölçüde değişmesini sağlayan bir kırılma noktası olmuştur. Kendisinden önceki seyyahlardan farklı olarak gözlemlerini gerçeği yansıtan bir bakış açısıyla sunan Montagu, mektuplarında Osmanlı şehirleri, toplumu ve sanat ortamına dair oldukça detaylı bilgiler vermektedir. Bu mektuplar Osmanlı şehirlerindeki mimari dokudan, kadın ve erkek tasvirlerine; gayrimüslimlerden, kıyafetlere kadar birçok konuda ayrıntılı bilgilere yer verilmiştir. 18. yüzyıl Osmanlı şehirlerini, insanını ve kültürünü bir İngiliz aristokratı gözüyle sunan bu mektuplardaki başarılı tasvirler, dönemin sosyal yapısını anlamamıza yardımcı olan belgelerdir.
1689 yılında aristokrat bir İngiliz ailesinin en büyük çocuğu olarak dünyaya gelen Lady Montagu’nun çocukluk ve gençlik yılları, babası ve babaannesinin yanında geçmiştir. Annesinin genç yaşta ölmesi ve babasının zamanının büyük bir çoğunluğunu siyasetle geçirmesi, kendi kendini yetiştirmesine ve kişiliğinin bu yönde şekillenmesine vesile olmuştur. Genç yaşında tanıştığı şiir ve edebiyatla birlikte yazarlığa yönelen Montagu’nun, ilk çevirileri ve denemeleri acemice kaleme alınmış öncüler olarak değerlendirilmektedir. Ancak bu denemeler hem kendisini Londra saray çevresinin içerisine sokmuş hem de daha sonraları olgunlaşan yazılarına öncülük etmiştir. Edebiyata ve yazmaya ilgisinin artması ise ilerleyen yıllarda uzun süre mektup arkadaşlığı yapacağı ozan ve hicivci Alexander Pope ile tanışmasıyla başlamıştır. Bu dönemde, bir arkadaşı vasıtasıyla tanıştığı Edward Wortley’le sıkıntılı bir süreç sonrasında evlenmesi, kendisini Londra bürokrasisinin içerisine sokmuştur. Eşinin 7 Mayıs 1716’da İstanbul elçisi olarak atanması, Montagu’nun hayatındaki dönüm noktalarından birisidir. Wortley, Osmanlı Devleti ile Avusturya arasında barış görüşmeleri sağlaması için elçi tayin edilmiştir. Wortley, Lady Montagu ve çocukları, yanlarındaki maiyetle beraber Ağustos 1716 yılında yola çıkmışlar ve Hollanda, Almanya ve Avusturya’da çeşitli şehirlere uğrayarak Osmanlı hududuna ulaşmışlardır. Osmanlı topraklarında kaldığı 2 yıl boyunca dostlarına ve akrabalarına çeşitli mektuplar yazan Montagu, eşinin görevinin bitmesi vesilesiyle tekrar Londra’ya dönüp yazılarına burada devam etmiştir. 1739 yılında aldığı bir kararla İtalya’ya yerleşen Montagu 24 yıl bu ülkede yaşadıktan sonra, 1762 yılında tekrar İngiltere’ye dönmüş ve 1762’de vefat etmiştir.
Lady Montagu, Damad İbrahim Paşa’nın sadaretinin başlangıç yıllarında Osmanlı coğrafyasında bulunmuştur. Damad İbrâhim Paşa’nın sadrazam olmasıyla beraber daha sonraları “Lâle Devri” olarak adlandırılan bir döneme girilmiştir. Esasen mimari ve sanat üslubu açısından değerlendirildiğinde bu dönemin tarih aralığının Damad İbrahim Paşa’nın sadaret yıllarına sığmayacağı muhakkaktır. Bu süreçte Osmanlı başkentinde görülen mimari dokunun öncülleri 17. yüzyılın ikinci yarısında yavaş yavaş belirmeye başlamıştır. 18. yüzyılın başlarından itibaren ise özellikle sivil eserlerin mimariye bağlı süslemelerinde belirli motiflerin ağırlık kazandığı görülmektedir. Söz konusu imar faaliyetlerinde özellikle köşk, kasır ve meydan çeşmesi gibi yapıların merkeze alınmasıyla oluşturulan şehir düzeni, belirgin ve bilinçli bir çabanın ürünüdür. Osmanlı çeşme mimarisinde o güne kadar karşılaşılmayan “meydan çeşmesi” yapı tipi, III. Ahmed’in hükümdarlık yıllarının sonlarına doğru Bab-ı Hümayun önünde ve Üsküdar iskelesinde yaptırdığı iki çeşmede karşımıza çıksa da bu tipin en olgun örnekleri I. Mahmud döneminde inşa edilecektir. Aslında bu durum sadece çeşmelerin özelinde mimari yapılarda değil, birçok alanda aynıdır. Dönemin mimari eserlerinde genel düzen, plan şemaları ve yerleşim modelleri klasik özellikleri devam ettirmektedir. Buna karşın yapıların süsleme programlarında belirli bir üslup değişikliği göze çarpmaktadır.
Makalede ele alınan mektuplarda, 18. yüzyılın başlarında Osmanlı şehirlerindeki mimari ve sanat ortamının belirli ölçüde tasviri yapılmıştır. İstanbul başta olmak üzere Edirne, Sofya gibi şehirlerde Osmanlı toplumunun yaşamından kesitler sunan, erkek ve kadınları, giyim kuşamı, dini ritüelleri ve gelenekleri gözlemleyen Lady Montagu kendinden önce Osmanlı topraklarına gelen gezginlerden farklı bir bakış açısı ortaya koymuştur. Lady Montagu’nun tasvir ettiği mimari yapılar ve iç mekân süslemeleri belirli ölçüde 18. yüzyılın başındaki sanat ortamını yansıtmaktadır. Bunun yanı sıra mektupların Şehit Ali Paşa Konağı gibi günümüze ulaşamayan yapılar hakkında da bilgi vermesi ayrıca önem arz etmektedir.