Characterization of Wall Painting Fragments from the West Courtyard Passage at St. Nicholas Church in Demre
Oğuz Emre Kayser, Özden Ormancı, Ali Akın AkyolThis paper presents archaeometric analyses of representative wall painting fragments (dated to middle Byzantine period) from the West Courtyard Passage at Demre St. Nicholas Church (in ancient Myra), which is located in Antalya province today. Wall painting fragments were analyzed by a multi analytical methods which includes physical and chromametric determinations, optical microscopy, X-ray diffraction (XRD), Raman spectrometry and X-ray fluorescence spectrometry (μ-XRF and PED-XRF), in order to identify the characteristics of the materials, painting technique and the pigments used. Microscopic examinations showed that the samples were two-layered (intonaco and arriccio) wall paintings that executed using the secco technique. The elemental compositions of the plasters are quite similar. The pigments used in the wall paintings is similar to others in the literature, including red and yellow ochre, calcite, green earth (celadonite) and carbon black. Archaeometric studies for the identification of archaeological pigments are carried out with micro-Raman spectroscopy and multiple analytical techniques. The same methodology was applied in this study. The results obtained will also contribute to the conservation/restoration studies of wall paintings.
Demre Aziz Nikolaos Kilisesi Batı Avlu Geçiş Mekanında Bulunan Duvar Resmi Parçalarının Karakterizasyonu
Oğuz Emre Kayser, Özden Ormancı, Ali Akın AkyolBu çalışmada, Antalya’nın Demre ilçesinde bulunan St. Nicholas Kilisesi’nin (antik Myra kentinde yer alan) Batı Avlu geçiş mekânından ele geçen duvar resmi parçalarının arkeometrik analizleri sunulmaktadır. Duvar resmi parçaları; malzeme özellikleri, boyama teknikleri ve kullanılan pigmentler açısından fiziksel ve kromametrik belgelemeler, optik mikroskopi, X-ışını difraktometresi (XRD), Raman spektroskopisi ve X-ışını floresan spektroskopisi (μ-XRF ve PED-XRF) içeren çoklu analitik metotlar ile analiz edilmiştir. Mikroskobik incelemeler, duvar resimlerinin iki katmanlı (intonaco ve arriccio) olduğunu göstermiştir. Secco tekniği kullanılarak uygulandığı tespit edilen duvar resmi parçalarına ait sıva tabakalarının kimyasal bileşimleri oldukça benzerdir. Duvar resimlerinin pigment paleti literatür ile uyumlu olup, kırmızı ve sarı aşı boyası, kalsit, yeşil toprak (seladonit) ve karbon siyahından oluşmaktadır. Arkeolojik pigmentlerin tanımlanmasına yönelik arkeometrik çalışmalar mikro-Raman spektroskopisi ile beraber çoklu analitik tekniklerle gerçekleştirilmektedir. Bu çalışmada da aynı metodoloji uygulanmıştır. Elde edilen sonuçlar duvar resimlerinin konservasyon/restorasyon çalışmalarına da katkı sağlayacaktır.
Aziz Nikolaos Kilisesi’nin bulunduğu Myra kenti, günümüzde Antalya ilinin Demre ilçesinde yer almaktadır. Myra, Teke Yarımadası’nın güneyinde yer alan; kaya mezarlarından edinilen verilere göre tarihi İÖ 5. yüzyıla kadar uzanan bir antik kenttir. Myra, liman kenti Andriake’nin Akdeniz’in önemli limanlarından birisi olmasının da etkisiyle Roma Dönemi’nde ticaretle zenginleşmiş ve İmparator II. Theodosius (408-450) tarafından Likya bölgesinin başkenti ilan edilmiştir. Bizans döneminde de Likya bölgesinin metropolitliğini 5-15. yüzyıllar arasında sürdüren kent, dinî bir merkez olmuştur.
4. yüzyılda Patara’da doğduğu bilinen Nikolaos’un, Myra’da piskoposluk yaptığı, ölümünden sonra da Myra’da gömüldüğü bilinmektedir. Aziz’in adına burada bir kilise veya şapel yapılmışsa da 529 yılındaki depremde yıkıldığı ve daha sonra aynı yerde bazilikal bir yapı inşa edildiği düşünülmektedir. 12. yüzyılda yapıya ekler yapıldığı, 13. yüzyılda da yapının büyük bir onarım gördüğü bilinmektedir. 13. yüzyılın ikinci yarısında veya sonrasında da Myra kentinin kuzeyinde yer alan Myros Çayı’nın taşması sonucu kilise galeri seviyesine kadar alüvyonla dolmuştur.
Bu çalışmada, Aziz Nikolaos Kilisesi’nin Batı Avlusu’na geçiş mekânında bulunan, tonoz ya da kemerin iç kısmında olduğu düşünülen duvar resmi parçalarına ait boya ve sıva tabakalarının malzeme analizleri gerçekleştirilerek, kullanılan hammaddelerin karakterizasyonu ve yapım tekniklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Önümüzdeki dönemlerde yürütülecek konservasyon ve restorasyon çalışmaları ile toprak içinden kırık ve dağınık bir biçimde açığa çıkarılan söz konusu duvar resmi parçaları birleştirilerek sahneye ait süsleme programının anlaşılması planlanmaktadır. Dolayısıyla bu makale kapsamında gerçekleştirilen çalışmalar, konservasyon ve restorasyon uygulamalarına temel oluşturmaya yönelik bilgiler de içermektedir.
Çalışma kapsamında, Aziz Nikolaos Kilisesi’nin yukarıda belirtilen kısmından açığa çıkarılan duvar resimleri arasından seçilen 3 boyalı sıva ve sıva üzerinde bulunan 7 pigment örneği, fiziksel ve kromametrik belgelemeler, petrografik ince kesit optik mikroskop (stereo ve polarizan ışık altında), X-ışını difraktometresi (XRD), Raman spektrometresi ve X-ışını floresan spektrometresi (μ-XRF ve PED-XRF) ile incelenmiştir.
Örneklerin renk analizleri el tipi spektrofotometre cihazı ile yapılmıştır. Elde edilen sonuçlar CIE L’a’b’ sistemine göre verilmiş olup, gözlemci açısı 10° ve ışık kaynağı D65’tir.
Petrografik analizler kapsamında sıvaların ince kesitleri (reçine ile sertleştirme yapılarak) hazırlanmış, stereo ve polarizan mikroskop altında, farklı sıva tabakalarının sayısı, bağlayıcı/agrega oranları, agrega türleri ve dağılımları ile mineral/kayaç içerikleri belirlenmiştir.
Duvar resimlerinin sıva tabakalarının faz analizleri, X-ışını difraktometresi ile 2θ:10-80° arasında, 2°/dk tarama hızında Cu-Kα radyasyonu kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Duvar resimlerinde kullanılan pigmentlerin kimyasal içeriği ve olası bozulma ürünlerinin karakterizasyonu için Raman spektrometresi analizi uygulanmıştır. Analiz, dispersif Raman mikroskop ile 785 nm dalga boylu lazer ve 20x objektif lens kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Çalışma süresince uygulanan lazer gücü, en iyi spektrumu elde edecek şekilde 10-25 mW aralığında değiştirilmiştir.
Raman spektrometresi ile sonuç alınamayan sarı renkli boya örneğinin kimyasal analizi için μ-X-ışını floresan spektrometresi cihazı kullanılmıştır. Analizler, μ-XRF spektrometresi ile molibden X-ışını tüpü kullanarak, 60 kV voltaj ve 400 μA akım şartlarında gerçekleştirilmiştir. Analiz üç farklı noktadan, 45 saniyelik ölçümler ile gerçekleştirilmiş ve ortalamaları alınmıştır.
Duvar resimlerinin sıva tabakaları PED-XRF analizi için yetersiz olduğundan, yalnızca bir sıva örneğine ait katmanların kimyasal bileşimi belirlenebilmiştir. Agat havanda toz hâline getirilen sıva tabakaları, 32 mm’lik diskler oluşturularak X-Lab 2000 PED-XRF spektrometresi ile analiz edilmiştir. Temel ve az elementler oksit yüzdeleri hâlinde, iz elementler ise milyonda bir (ppm) derişimle verilmiştir. Birleşik Devletler Jeolojik Araştırma (USGS) standartları ve referans olarak GEOL, GBW7109 ve GBW-7309 kullanılmıştır. Sıva tabakalarının hidroliklik özelliği Cementation Index (CI) verileri yardımı ile değerlendirilmiştir.
Boyaların sıva tabakalarıyla olan etkileşimi duvar resimlerinde kullanılan tekniği göstermektedir. Boyama tekniği stereo mikroskop kullanılarak belirlenmiş ve tek katmanlı olduğu anlaşılmıştır. Sıva ile boya tabakası arasındaki sınırın oldukça keskin olması duvar resmi örneklerinde secco tekniğinin kullanıldığını, boyaların kuru sıva üzerine uygulandığını düşündürmektedir. Kuru sıva üzerine boyama yapılmasının bir gereği olarak pigmentin sıvaya tutunabilmesi için kullanılan organik veya inorganik bağlayıcı ortamının tespit edilmesi ise ilerleyen dönemlerde yapılması planlanan başka bir çalışmanın kapsamı içinde tutulmuştur.
Antik çağ kaynaklarında duvar resimlerinin üç katmandan oluştuğu belirtilmektedir: Arriccio, intonaco ve boya tabakası. Arriccio olarak adlandırılan en alttaki katman, doğrudan duvara uygulanmaktaır. Arriccio, duvardaki düzensizlikleri gidermek ve intonaco adı verilen ikinci katın yapışmasını da kolaylaştırmak ve yüzey alanını artırmak için genellikle kireç ve kaba agrega karışımından oluşmaktadır. Intonaco tabakası ise boyama için çok pürüzsüz bir yüzey elde etmek için daha ince parçacıklar içermektedir. Bu çalışmada incelenen tüm örnekler, bağlayıcı alanları ve agrega türleri bakımından benzer olup iki tabakalı sıvalardır. Sıvaların kireçtaşı, çört, kuvars, opak mineraller ile kayaç parçalarından oluşan, çok düşük oranda (<%10) agrega içerdiği tespit edilmiştir. Sıvalar üzerinde gerçekleştirilen XRD analizlerinde kuvars ve kalsite ait karakteristik piklerin tespit edilmesi de bu sonucu desteklemektedir.
Boya örneklerinin analizlerinden elde edilen veriler şu şekilde özetlenebilir:
Yeşil renkli boya örneğinin Raman spektrumunda tespit edilen pikler, yeşil toprak pigmentinin varlığını göstermiştir. Kaynakları, killerin de eşlik ettiği glokonit, seladonit ve klorit gibi mineraller olan yeşil toprak boyaların spektroskopik yöntemlerle ayırt edilmesi zor olmakla birlikte, Raman spektrumundaki bazı farklılıklar bu çalışmada incelenen yeşil rengin seladonit kaynaklı olduğuna işaret etmektedir.
Siyah renkli boya örneğinin Raman analizleri ile, duvar resimlerinde karbon siyahı kullanıldığı belirlenmiştir. Eski çağlardan beri kullanılan karbon siyahının elde edilmesinde bitkisel kaynakların yanı sıra, kalsine kemik veya fildişi kullanımı da görülmektedir. Bu çalışmada siyah boyaların Raman analizlerinden elde edilen sonuçlar, karbonun bitkisel kökenli kaynaklardan elde edildiğini göstermiştir.
Duvar resimlerinde kullanılan kırmızı renkli boyaların Raman analizleri, kullanılan mineralin kırmızı toprak pigmentinin/okra (Hematite / α-Fe2O3) olduğunu göstermektedir. Aynı spektrumlarda, kalsit minerali renk tonunu açmak için kirecin kullanıldığını, kuvars ise pigmentin öğütülmesi sırasında kumun katılmış olabileceğini düşündürmektedir.
Sarı renkli boyanın Raman spektrumlarından sonuç alınamamış olup, XRF analizlerinde yüksek demir içeriğinin tespit edilmesi, sarı okranın varlığını işaret etmektedir.
Duvar resimlerinde kullanılan beyaz rengin elde edilmesinde kireç (kalsit) kullanılmıştır.