Surrounding Wall of Mimar Sinan’s Mosques: Components and Construction Techniques
Nil OrbeyiThe aim of the study is to determine the original characteristics of Mimar Sinan’s mosques’ surrounding walls in Istanbul by examining their material, construction technique, and formation properties and also to document their construction technology for conservation. The surrounding walls, that define the boundaries of the structures, have been used in civil architecture for security and privacy purposes. In monumental architecture, it was used to determine the land borders without interrupting the relationship of the structure with its periphery and also to define the spiritual boundary according to some researchers. In the first stage of the study, the location of the surrounding walls and changes in the plan schemes in the historical process were examined with archival documents and its components explained. In the next stage, the components of nine Sinan mosque’s windowed surrounding walls and their relations with each other were examined depending on their material, size, and shape, and presented with visuals. As a result, it is seen that the formation properties of the surrounding walls are differentiated depending on their location, topography, visual concern, and interventions. However, their construction techniques, materials, and components are similar.
Mimar Sinan Camilerinde Çevre Duvarı: Bileşenleri ve Yapım Teknikleri
Nil OrbeyiÇalışmanın amacı, Mimar Sinan’ın İstanbul’da bulunan külliye camilerinin çevre duvarlarının malzeme, teknik ve biçimlenme özelliklerini inceleyerek özgün niteliklerini belirlemek ve yapım teknolojisinin korunması için belgeleme yapmaktır. Yapıların arazideki sınırlarını belirleyen çevre duvarları sivil mimaride güvenlik ve mahremiyet amaçları ile kullanılmıştır. Anıtsal mimaride ise yapının çevresi ile ilişkisini tamamen kesmeden hem yapının arazideki sınırını belirleyen hem de bazı araştırmacılara göre manevi sınırı tanımlamak amacıyla kullanılmıştır. Çalışmanın birinci aşamasında çevre duvarlarının arazideki konumu ile tarihsel süreçte plan şemalarında meydana gelen değişimarşiv belgeleri eşliğinde incelenmiş, çevre duvarlarının bileşenleri anlatılmıştır. Sonraki aşamada ise çalışma kapsamında ele alınan dokuz Sinan külliye camisinin pencereli çevre duvarlarının bileşenleri ve birbirileriyle olan ilişkileri malzeme, boyut ve biçimlerine bağlı olarak arşiv belgeleri ve saha arştırmaları eşliğinde incelenmiştir. Elde edilen veriler sonucunda, çevre duvarlarının biçimlenme özelliklerinin konum, topografya, görsel kaygı ve müdahalelere bağlı olarak farklılaştığı görülmüştür. Bununla birlikte, inşaat teknikleri, malzeme ve bileşenleri benzerdir.
Çeşitli işlevlerdeki yapılar ve yapı topluluklarının arazideki sınırlarını belirleyen, arsa, bahçe, avlu gibi açık mekanları çevresinden ayırmak amacıyla yapılmış, yapıyı çepeçevre saran duvarlar “çevre/ihata duvarı” olarak tanımlanmaktadır. Çevre duvarları sivil mimaride bu özelliklerinin yanı sıra güvenlik ve mahremiyet amaçları ile de kullanılmıştır. Anıtsal mimaride ise bunlara ek olarak bazı araştırmacılar tarafından yapının manevi sınırlarını tanımladığı düşünülen çevre duvarları sivil mimariden farklı olarak kesin bir ayrım oluşturmaz, yapının çevresi ile ilişkisini tamamen koparmazlar. Kapı, mekana girişi sağlayan bir eleman olarak yapının fonksiyonu ne olursa olsun çevre duvarının değişmez bileşeni olmasına rağmen pencereler yapının çevre ile ilişkisini sağlayan öğeler olarak çoğunlukla anıtsal mimaride kullanılmıştır. Çevre duvarları hangi amaçla yapılırsa yapılsın, yapıdan önce algılanan ilk kısım olma özelliği ile yapısal odak ve çevre ilişkisinde sınır koyucu, çevreyi şekillendirici bir özelliğe sahiptir. Geleneksel peyzajın ayırt edici öğelerinden biri olmasının yanı sıra dönemin toplumsal yaşam biçimine ilişkin bilgi veren tarihi belge niteliği taşırlar. Anıtsal mimaride çevre duvarları, mescit, medrese, türbe gibi küçük ölçekli yapılardan büyük ölçekli külliyelere kadar pek çok yapıda kullanılmıştır. Bu çalışma kapsamında dönemsel sınırlama yapılsa bile anıtsal yapıların tamamının ele alınması mümkün gözükmediğinden çalışmanın kapsamı karşılaştırma olanağı sağlaması açısından Sinan’ın İstanbul’daki külliyelerinin camilerini çevreleyen duvarlar ile sınırlandırılmıştır. Çalışmada bu camilerin pencereli çevre duvarlarının yapım teknolojisinin korunması için belgelenmesi amacıyla bileşenleri, bileşenlerinin birbirleri ile ilişkisi, boyut, biçim ve malzeme özelliklerine bağlı olarak incelenmiştir. Bugüne kadar Mimar Sinan külliyeleri ve/veya camileri ile ilgili pek çok araştırmacı tarafından pek çok çalışma yapılmıştır. Bunlar içerisinde çevre duvarlarını başlı başına ele alan çalışma bulunmamaktadır. Bu doğrultuda dokuz cami belirlenmiştir. Çalışmada öncelikle çevre duvarlarının yeri ve tarihsel süreçte plan şemalarındaki değişiklikler arşiv belgeleri eşliğinde incelenmiştir. Bu aşamada ayrıca duvarların bileşenleri sunulmuştur. Sonraki aşamada, çalışma kapsamına alınan yapıların çevre duvarlarının bileşenleri ve bileşenlerin birbirleriyle olan ilişkisi, arşiv belgeleri eşliğinde malzeme, boyut ve biçim özelliklerine bağlı olarak incelenmiştir. Çalışmadan elde edilen veriler, karşılaştırmalı tablolar ve görsellerle birlikte duvar örgüsü, harpuşta ve lokma parmaklıklı pencere başlıkları altında sunulmuştur. Kapılar çevrede duvarlarının sabit bir parçası olmasına rağmen, farklı bir çalışmanın konusu olabilecek detayda olmaları nedeniyle kapsam dışında bırakılmıştır. Çalışmada literatür taramasının yanı sıra çevre duvarlarının güncel rölöveleri ve yerinde yapılan incelemeler ile arşiv belgelerinden yararlanılmıştır. Çalışma kapsamında incelenen yapılar İstanbul’da ve genellikle sıkışık parsellerde, organik kent dokusu içerisinde yer alır. Bu nedenle her yapıda, yapıların etrafını tamamen çevrelemez, bazı yönlerde külliyede yer alan diğer yapılar ve/veya komşu parseldeki yapı veya çevre duvaları ile bitişiktir. Bu durumlarda duvarların plan şemaları parsele göre belirlenmiştir. Selatin camilerinde oldukça büyük olan dış avlu, iç avlu ve cami kapalı mekanını bazen de bunlara ek olarak hazireyi çevreler. Zemini toprak olup genellikle içerisinde yeşil alan ve yaya yolları bulunmaktadır. Çevre duvarları duvar örgüsünün haricinde genel olarak; kapı, pencere, harpuşta ve korniş elemanlarının birleşiminden meydana gelmiştir. Duvarların bileşenleri çoğunlukla benzer malzemeler ile yapılmış olup benzer biçimsel özelliklere sahip olmasına ragmen bazı yapılarda farklı malzemeler ile çeşme, sütun, kemerli geçiş gibi farklı öğelerin kullanıldığı da görülmektedir. Duvar örgüsünde kullanılan malzemeler çoğunlukla yapının önemine ve inşaat için ayrılan finansal kaynağa göre değişmektedir. Bazı yapıların farklı cephelerine, cephenin konumuna ve önemine bağlı olarak farklı malzeme ve işçilik uygulanmıştır. Çalışmada incelenen dört caminin çevre duvarlarının tamamı kesme taş, bir yapının tamamı derzli kesme taş, bir yapının ise tamamı kaba yonu taştan yapılmıştır. Diğer üç caminin çevre duvarlarında ise farklı teknikler bir arada kullanılmıştır. Bu üç yapının bir veya daha fazla duvarı kesme taş olacak biçimde, diğerleri derzli kesme taş, kaba yonu ve kesme taş ile tuğla almaşık teknikte uygulanmıştır. Çevre duvarlarının ana caddeye veya türbe gibi yapılara bakan kısımları malzeme kullanımı ve teknik bakımından daha özenlidir. Harpuşta, incelenen duvarların tamamında eğimli olan çatı kısmı ile kornişten meydana gelir ve incelenen yapıların tamamında harpuştaların malzemesi küfeki taşıdır. Şehzade Mehmed Camisi, Süleymaniye Camisi ve Zal Mahmud Paşa Camilerinin harpuştalarının çatı ve korniş kısımlarının arşiv kayıtları ve saha araştırmalarına göre bağımsız yapılmış olduğu görülmektedir. Diğer yapılarla ilgili kesin kayıtlara ulaşılamamış ta olsa korniş ve çatıyı meydana getiren taşların uzunluklarının farklı olması, parçaların birbirinden bağımsız olduğunu göstermektedir. Korniş silmeleri; kaval, kepçe, asaba, armudi ve 45 ̃ lik pah’ın farklı boyut ve biçimlerde birleşiminden meydana gelmiştir. İncelenen duvarlarda beş farklı şema kullanılmıştır. En sık kullanılan şema asaba ve 45 derecelik pahtan oluşur. Çatı kısımı ise çoğunlukla eğrisel üst kısım ile asabadan meydana gelmiştir. Şehzade Mehmed Camisi ve Haseki Camisinde ise, çatı asabasız olup eşkenar üçgendir. İncelenen pencerelerin boyutları farklılaşmasına rağmen tamamı lokma parmaklıklı olup çoğunlukla dikey dikdörtgen biçimlidir. Pencere yüksekliklerinde belirli bir standart bulunmamasına rağmen, yüksekliklerin iç avlunun dışarıdan görülmesine olanak sağlayacak yükseklikte inşa edildiği görülmektedir. Böylece aynı zamanda yapı ve çevresi arasında ilişki kurulması sağlanmıştır. Söveli, duvar örgüsünde yapılmış söveli ve sövesiz örnekleri bulunmaktadır. Kılıç Ali Paşa, Kara Ahmed Paşa, Süleymaniye, Atik Valide ve Zal Mahmut Paşa Camilerinin pencereleri eşit boyutlarda ve eşit aralıkla tekrar eden belirli bir düzene göre biçimlenmiştir. Ancak diğer yapılardaki pencerelerin büyüklüğü, şekli ve tekrarı düzensizdir. Özellikle Şehzade Mehmed ve Zal Mahmud Paşa Camilerinin türbe önlerindeki çevre duvarlarına farklı dönemlerde açılmış pencereler farklı boyut ve biçimlere sahiptir. Çalışma kapsamında ele alınan duvarların biçimlenme özelliklerinin, konum, topoğrafya, görsel kaygı ve yapının geçirdiği müdahalelere bağlı olarak farklılaşmasına rağmen, yapım tekniği, malzeme ve bileşenlerine bağlı olarak benzerlik gösterdiği görülmüştür. Duvar kimliğinin kent için tamamlayıcı bir değer olarak sürdürülebilirliğinin sağlanması, yapım tekniklerinin ve malzemelerinin korunmasına bağlıdır. Tarihsel önemlerinin yanı sıra, kenti bütünleyen bir değer olarak sürdürülebilirliklerinin sağlanarak korunmaları, gelecek nesillere aktarılmalarını sağlayacaktır.