Memlükler Dönemi İlim Geleneği (13.-14. Yüzyıllar)
Hanefî Bir Âlimin Yarım Kalan Buhârî Şerhi: Kutbüddin el-Halebî’nin el-Bedrü’l-münîrü’s-sârî’si
Muhammed Yakup KepenekMemlükler döneminin hadis ilmi açısından son derece parlak bir dönem olduğu izahtan varestedir. Zira bu dönem cerh-taʿdîl, tabakat, şerh, tahrîc ve diğer birçok alanda zirve eserlerin telif edildiği bir dönemdir. Bu dönemde yaşamış olan âlimlerden biri, Sahîh-i Buhârî’ye yazdığı şerhle kendinden sonraki şerhlere kaynak olan Kutbüddin el-Halebî’dir (ö. 735/1335). Her ne kadar tamamlanamamış bir şerh de olsa onun el-Bedrü’l-münîrü’s-sârî fi’lkelâmi ale’l-Buhârî adlı eseri başta İbnü’l-Mülakkın (ö. 804/1404) ve Aynî (ö. 855/1451) olmak üzere birçok şârihin istifade ettiği bir çalışmadır. Buna rağmen ne Kutbüddin el-Halebî ne de Buhârî’nin Sahîh’ine yaptığı bu şerh ülkemizde herhangi bir çalışmaya konu edilmiştir. Bu tebliğde Kutbüddin el-Halebî ve şerhi incelenecektir. Memlükler, gerek Moğol saldırıları gerekse Timur sebebiyle yoğun bir göç almıştır. Bu göçler neticesinde Memlükler Devleti’ne sığınan Hanefî ulema burada önemli bir yekûn oluşturmuştur. Öyle ki Hanefîlik ikinci resmî mezhep haline gelmiştir. Hadis ilmine dair çalışmaların ön planda olduğu bu yerde Hanefîler de hadis ilmiyle ilgilenmişler, hatta bu dönem onların cerh-taʿdîl, ricâl, tahrîc gibi hadis ilminde uzmanlığı gerektiren alanlarda eser telif ettikleri bir dönem olmuştur. Bu açıdan bakıldığında Hanefî bir âlim olan Kutbüddin el-Halebî’nin şerhi ayrı bir öneme sahiptir. Ayrıca Halebî, Sahîh-i Buhârî’ye yazdığı şerhi günümüze ulaşan ilk Hanefî âlim olması hasebiyle de dikkat çekmektedir. Bu yüzden bu tebliğin amaçlarından biri de ilgili şerhteki mezhebî tavrın tespit edilmesidir.
A Hanafi Scholar’s Incomplete Commentary on al-Bukhārī: Qutb al-Dīn al-Halabī’s al-Badr al-munīr al-sārī
Muhammed Yakup KepenekThe Mamluk period is recognized as a significant era in Islamic history, characterized by the contributions of numerous eminent scholars and works. This epoch experienced intense pedagogical and literary activity in fundamental Islamic sciences, particularly in the domain of hadith science. This assertion is substantiated by the seminal works in al-jarh wa’l-taʿdīl, tabaqat, commentary (sharh), takhrīj, and various other fields produced during this time. Qutb al-Dīn al-Halabī (d. 735/1335), a scholar of the Mamluk period, authored an unfinished commentary titled al-Badr al-munīr al-sārī fī al-kalām ʿalā al-Bukhārī on al-Jāmiʿ al-sahīh, which has served as a resource for subsequent commentaries. Several commentators, particularly Ibn al-Mulaqqin (d. 804/1404) and al-ʿAynī (d. 855/1451), have drawn from this work. Despite its significance, neither Qutb al-Dīn al-Halabī nor his commentary on al-Bukhārī’s al-Jāmiʿ al-sahīh has been the subject of any scholarly inquiry. This paper aims to examine both Qutb al-Dīn al-Halabī and his commentary. The Mamluk State experienced significant immigration due to both Mongol invasions and Timur. Consequently, Hanafi ulama, who sought refuge in the Mamluk State, constituted a substantial presence, leading to Hanafism becoming the second official sect. In this environment, where hadith studies were prominent, Hanafis also engaged in hadith scholarship, authoring works in specialized fields such as al-jarh wa’l-taʿdīl, rijāl, and takhrīj. Qutb al-Dīn al-Halabī’s commentary, as a work of a Hanafi scholar, holds particular importance. Furthermore, al-Halabī is noteworthy as the first Hanafi scholar whose commentary on al-Bukhārī’s al-Jāmiʿ al-sahīh has survived, warranting an investigation into the sectarian attitude in the relevant commentary.