9th International Congress of Turcology Proceedings Book
On “Bahalı” Being Used to Mean “Pillow” in the Kara-Khanid Era Translation of the Qur’an (TİEM 73)
Irmak KaçarSome words that appear in the historical texts of the Turkish language give an idea about how those words have gained other meanings that had never been used in the past. Translations of the Qur’an occupy a special place among these texts. These translations are usually made between the lines and provide an opportunity to compare and easily distinguish the meanings in terms of how Arabic words were given Turkish meanings. This is important because they are works that provide data in terms of how the Turks who’d accepted Islam perceived and made sense of the concepts and terms that accompany this religion. This article will focus on the words bahā, bahālı, and yastuḳ [pillow], as they appear in a Qur’an translation with a remarkable usage that is evaluable in this context. The words namāriq [cushion] in Surah Al-Ghashiyah (Qur’an, 88:15) and abḳarį in Surah Al-Rahman (Qur’an 55:76) have always been translated as yastuḳ [pillow] from the early Qur’an translations to the present day. However, the translation preserved in the Museum of Turkish and Islamic Arts number 73 (TİEM 73) is an interlinear translation of the Qur’an belonging to the Kara-Khanid Dynasty and these expressions have been translated as bahālı and neha. This research did not encounter the meaning of the words bahālı or nehā. However, in Uyghur civil documents, the word yastuk [pillow] means paper currency equivalent to 50 silver pieces. This paper will focus on whether the words bahālı and nehā are used to mean pillow in Turkish, whether the abovementioned meaning of the word “pillow” has an effect on the background of the translator’s preference for these words, and any other possible reasons why the translator would have preferred these words.
Karahanlı Dönemine Ait Kur’ân Tercümesinde (TİEM 73) “Yastık” Anlamında Kullanılan “Bahâlı” Kelimesi Üzerine
Irmak KaçarTürk dilinin tarihî metinlerinde karşımıza çıkan bazı kelimeler, bizlere o kelimenin geçmişte, bugün hiç kullanılmayan başka anlamlara da sahip oldukları hakkında fikir verirler. Bu metinler arasında Kur’ân tercümeleri özel bir yer tutar. Genellikle satır arası yapılan bu tercümeler Arapça kelimelerin Türkçe anlamlarını vermesi bakımından bize karşılaştırma ve anlamları rahatça fark edebilme imkânı sunar. Çünkü İslamiyet’i kabul eden Türklerin bu dinle gelen kavram ve terimleri nasıl algıladıkları ve anlamlandırdıkları bakımından bize veri sunan önemli eserlerdir. Bu bildiriye konu edineceğimiz “bahā, bahālı” ve “yastuḳ” kelimeleri de bir Kur’ân tercümesinde bu kapsamda değerlendirilebilecek dikkat çekici bir kullanımla karşımıza çıkmaktadır. Kur’ân-ı Kerîm’in 88. Sûresi olan Gâşiye sûresinin 15. âyetinde geçen “ق ُار َ َم ِ ن/nemārıḳ” kelimesi “yastıklar” anlamında; Kur’ân-ı Kerîm’in 55. Sûresi olan Rahmān sûresinin 76. âyetinde geçen “ي ّرَ ِ بقْع/ َʿabḳarį” kelimesi “yastık” anlamında olup ilk dönem Kur’ân tercümelerinden günümüze kadar hep “yastık” olarak tercüme edilmiştir. Ancak Karahanlı dönemine ait satır arası bir Kur’ân tercümesi olan ve Türk ve İslam Eserleri Müzesi numara 73’te (TİEM 73) korunan tercümede bahsi geçen ifadeler “yastık ve yastıklar” anlamında “bahālılar tizekmişiklik” yani “dizilmiş bahālılar” ve “tayanmışlar yaşıl yaḫşı nehālar üze” yani “yeşil güzel yastıklara dayanmışlar” şeklinde tercüme edilmiştir. Buradaki “bahālılar”ın “yastıklar” anlamındaki “ق ُار َ َم ِ ن/nemārıḳ” kelimesinin ve nehālar’ın ise yine “yastıklar” anlamındaki “ي ّرَ ِ بقْع/ َʿabḳarį” kelimesinin tercümesi olduğu görülmektedir. Yaptığımız araştırmalarda “bahālı ve nehā” kelimelerinin yastık anlamına rastlamadık. Ancak Uygur sivil belgelerinde yastık kelimesinin “para birimi; 50 gümüşe denk gelen para birimi” anlamı bulunmaktadır. Bu bildiride “bahālı ve nehā” kelimesinin Türkçede yastık anlamında kullanılıp kullanılmadığı, mütercimin bu kelimeleri tercih etmesinin arka planında “yastık” kelimesinin yukarıda bahsettiğimiz anlamının etkisinin olup olmadığı ve mütercimin bu kelimeleri tercih etmesinin muhtemel diğer sebepleri üzerinde durulacaktır.