CHAPTER


DOI :10.26650/B/SS46.2021.008.12   IUP :10.26650/B/SS46.2021.008.12    Full Text (PDF)

From the Aegean to East Mediterranean: Power, Threat and Allliances in Greek Foreign Policy

Saadet Gülden Ayman

Territorial problems, so resistant to peaceful solutions at the international level, sharpen prejudices and hostile attitudes between adversaries and become much more complex with the emergence of new questions about existing problems and the involvement of new actors. The natural gas exploration activities being carried out today in the Eastern Mediterranean added a new dimension to the two countries’ territorial issues and exposed a new example of Greece’s expansionist intentions and actions. These developments cannot be assessed only in the context of Turkish-Greek relations because other actors are also involved in the matter. The most important element of Greece’s policies and actions against Turkey is its expansionism. What triggers Greece’s expansionist desires and motivates its efforts to form alliances against Turkey is that it perceives itself as an aggrieved country and equates the existing power asymmetry in favor of Turkey with a threat. Today, the dispute between Turkey and Greece over the delimitation of maritime borders has reshaped Greek aspirations that began more than 20 years ago and given a different framework to its quest for expansion. Turkey’s deteriorating relations in the region, especially with Israel and Egypt, have created a favorable environment for Greece’s alliance efforts against Turkey. This study, which is based on the assumption that the Aegean problems and the Cyprus issue cannot be treated separately, begins by questioning how Greece’s ability to realize these partnerships has been affected by the changing nature of the international system after the Cold War. It is argued that these partnerships, which gained visibility and strategic dimensions in the 2000s following the exploration of hydrocarbon reserves in the Eastern Mediterranean, are the product of Greece’s comprehensive, flexible, and multidimensional efforts to limit Turkey’s rising power after the end of the Cold War. It is emphasized that these coalitions are different from the alliances against the commonly perceived military threats, and therefore, Turkey is capable of disrupting them. According to the study, since the significant difference of the current struggle in the Eastern Mediterranean, from the 1990s, is the power rivalry between the United States and Russia. Turkey needs to address this multidimensional subject not only from the perspective of sharing energy resources but also from the perspective of flexible alliances and counter-alliances under the shadow of great power competition.


DOI :10.26650/B/SS46.2021.008.12   IUP :10.26650/B/SS46.2021.008.12    Full Text (PDF)

Ege’den Doğu Akdeniz’e Yunan Dış Politikasında Güç, Tehdit ve İttifaklar

Saadet Gülden Ayman

Uluslararası alanda çözüme kavuşturulamayan teritoryal sorunlar geçen zaman içinde sadece kalıplaşmış yargıları ve hasmane tutumları keskinleştirmemekte aynı zamanda yeni aktörlerin, yeni meselelerin de mevcut sorunlara eklemlenmesi sonucunda çok daha karmaşık bir nitelik de kazanmaktadır. Günümüzde Doğu Akdeniz’de gerçekleştirilen doğalgaz arama faaliyetleri Yunanistan’ın yayılmacı niyet ve eylemlerine yeni bir mücadele alanı kazandırmış, iki ülke arasında var olan teritoryal sorunlara yeni bir boyut eklemiş olup başka aktörlerin de konuya dâhil olmasıyla sadece Türk-Yunan ilişkileri çerçevesinde değerlendirilemeyecek bir görüntüye kavuşmuştur. Dikkat edilirse, Yunanistan’ın Türkiye’ye karşı politika ve eylemlerinin arkasındaki en önemli unsur yayılmacılıktır. Kendisini mağdur edilmiş bir ülke olarak gören Yunanistan kendi yayılmacı niyetlerinin önünü kestiği ölçüde Türkiye’nin sahip olduğu güç unsurlarını tehdide eşitlemekte ve uluslararası alanda Türkiye karşıtı ortaklıklar kurma çabası içine girmektedir. Bugün Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanlarının sınırları konusunda Türkiye ile Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) arasındaki anlaşmazlık Yunanistan’ın 20 yılı aşkın bir süre önce başlattığı birlikte hareket edebileceği bir ülke arayışına farklı bir çerçeve kazandırmıştır. Yunanistan’ın bu çabalarının Türkiye karşıtı bir oluşuma dönüşmesini mümkün kılan ise Türkiye’nin başta İsrail ve Mısır olmak üzere bölgede bozulan ilişkileridir. Ege Sorunlarıyla Kıbrıs meselesinin birbirinden ayrı ele alınamayacağını savunan bu çalışma Yunanistan’ın söz konusu ortaklıkları gerçekleştirme imkânının Soğuk Savaş sonrasında uluslararası sistemin değişen karakterinden ne şekilde etkilendiğini sorgulayarak başlamaktadır. Çalışmada 2000’li yıllarda Doğu Akdeniz’de hidrokarbon rezervlerinin bulunması sonrasında görünürlüğe kavuşan ve stratejik boyutları giderek önem kazanan bu ortaklıkların aslında Yunanistan’ın Soğuk Savaş sonrasında Türkiye’nin yükselen gücünü dengelemek için giriştiği geniş kapsamlı, esnek ve çok yönlü arayışlarının bir sonucu olduğu ortaya konmaktadır. Türkiye karşıtı koalisyonun ortak bir düşman karşısında sıkı bağlarla kenetlenmiş bir oluşum olmadığı üzerinde duran çalışma Türkiye’nin bu ortaklığı bozma kapasitesine sahip olduğunu ileri sürmektedir. Ayrıca makalede söz konusu mücadelenin 1990’lardan en önemli farkının Doğu Akdeniz’in ABD ve Rusya Federasyonu arasında giderek keskinleşen bir rekabet alanı haline gelmesi olduğunun altı çizilmekte ve bu nedenle de Türkiye’nin çok denklemli bu meseleye sadece enerji kaynaklarının paylaşımı noktasından yaklaşmaması, konuyu büyük güçler mücadelesinin gölgesi altındaki akışkan ittifak ve karşı ittifak oluşumları perspektifinden değerlendirmesi gerektiği belirtilmektedir.



References



SHARE




Istanbul University Press aims to contribute to the dissemination of ever growing scientific knowledge through publication of high quality scientific journals and books in accordance with the international publishing standards and ethics. Istanbul University Press follows an open access, non-commercial, scholarly publishing.