Philosophical Remarks on City And Right to the City
The Habitable Locus of Thought: Boundary/limit, Constructing, Settling and Dwelling
Ebru PehlivanThe aim of this study is to discuss the concepts of constructing, settling and dwelling which we perceive to be the human being’s coming into awareness of their limited being and their attempts at coping with their limitedness, and to shed light on their aforementioned inter-relations. As a limited being, the human being can endure limitedness only with its attempts reach out for the limitless. The attempts at theoretical delimitation and construction, as well as their extension to life practices, are some of the ways of dealing with the anxiety of being a limited being. Since settling entails freeing beings while preserving them in their essence, the dwellingplace must be constructed with a structure that is both freeing and peaceful. For this reason, the human being must remember that they are a being who settles on earth and under the sky when dwelling. The purpose of settling is to free each being while preserving them in their essence. Therefore, this study will argue that the souls of those who reside in structures and cities constructed without considering the relation peace has with dwelling, and the meaning of settling, which is to be free while preserving essence, will not find peace. To this end, the relation the concepts of limit, constructing, settling and dwelling have with thinking will be discussed in light of the philosophies of Kant, Wittgenstein and Heidegger.
Düşüncenin Meskûn Mahalleri: Sınır, İnşa, İskân ve Mesken
Ebru PehlivanBir sınır varlığı olarak insan, sınırlı olmaya ancak sınırsız olana değme girişimleri ile tahammül edebilmektedir. Akıl, ancak sınır çizerek kavrayabilen, tamlığa-bütünlüğe ulaşmak için dizgeler inşa ederek belirsizlik korkusu ile baş etmeye çalışan bir yetidir. Kurduğu dizgede yerleşmek-yurtlanmak ve sınırlılığa tahammül etmeye çalışmak bu nedenle insanın yazgısıdır. Kaçınılmaz bir biçimde bedeni ölümle birlikte dağılacak bir varlık olan insanın bütün kurma-inşa etme, bütünlüğe ulaşma girişimlerinin asıl amacı nedir? İnşa etmek, mesken tutmak ölümlü bir varlık olma kaygısı ile baş etme ve ona direnme girişimleri olarak değerlendirilebilir mi? Mesken, nihai sınır olan ölüme kadar, sadece ikamet edilen yer değil, aynı zamanda sınırlı bir varlık olmaya direnilen yer midir? Bu çalışmanın amacı; insanın sınırlı bir varlık olduğunu idrak etme ve sınırlılığı ile baş etme girişimleri olarak gördüğümüz inşa, iskân ve mesken kavramlarını mevcut sorular bağlamında ele almak ve söz konusu kavramlar arasındaki ilişkiye ışık tutmaya çalışmaktır. Bu amaç doğrultusunda sırasıyla; kendisi de sınırlı bir yeti olan aklın, başlangıç-son belirleme ihtiyaçları bağlamında sınır kavramı, belirsizlikle baş etme süreçleri bağlamında inşa kavramı ve insanın sınırlı bir varlık olduğunu kabullenme süreçleri bağlamında iskân ve mesken kavramları ele alınacaktır. İkamet etmenin ve mesken tutmanın amacı sükûn bulmak ve varolanların her birini kendi özünde koruyarak özgürleştirmektir. Bu çalışmada; iskân ve meskenin sükûnet ile olan ilişkisinin yanı sıra ikamet etmenin özü koruyarak özgürleştirme anlamı dikkate alınmaksızın inşa edilen yapıların ve şehirlerin sakinlerinin ruhunun sükûn bulamayacağı ileri sürülmektedir.