Turkish Foreign Policy During Ataturk’s Era 1920-1938: Caucasia, Balkans, Middle East From Political, Economic, Social and Cultural Aspects
Relations Between Turkey and Syria During Ataturk’s Era
Murat AydoğduAt the end of World War I, the Ottoman government had almost entirely evacuated Syria but the Arabs had to fight the French to gain their independence. The Arabs and Turks developed an efficient cooperation against the French who had also been trying to control areas up north that belonged to the Turks such as Cilicia, Aintab, Urfa and Maraş. The French could not cope with it and in 1921, they made an agreement with the Ankara government after which they withdrew their forces from Turkish lands. The border drawn between Turkey and Syria by this agreement was confirmed in the Treaty of Lausanne, signed in 1923. Former Ottoman subjects were now citizens of Turkey and Syria (and of Lebanon). The new frontier created issues such as citizenship, properties left across the border, etc. The Turks were disturbed by the fact that the French had been harboring anti-Turkey groups. They were also worried about the possibility of an anti-Turkish barrier based on ethnicity being built on the Syrian side of the border by using Kurdish and Armenian minorities. In the 1930s, the bilateral relations of Turkey and France improved. The main causes for this improvement were the steps that were taken about the border security and especially the fact that rising threat of Nazis were making its presence felt in Europe. In 1939 the French recognized the Sanjak of Alexandretta joining with the Republic of Turkey. Arabs regarded this decision as violation of their rights and brought it up whenever tensions increased between Turkey and Syria.
Atatürk Dönemi Türkiye - Suriye İlişkileri
Murat AydoğduBirinci Dünya Savaşı’nın son günlerinde Osmanlı Hükümeti Suriye’yi neredeyse tamamen boşaltmış durumdaydı. Ancak Araplar bu bölgede bağımsızlıkları için Fransızlarla mücadele etmek zorundaydılar. Daha kuzeyde Kilikya, Antep, Urfa, Maraş gibi Türk bölgelerini de kontrol etmeye çalışan Fransızlara karşı Araplar ve Türkler etkin bir işbirliği geliştirdiler. Fransızlar bu durumla başa çıkamadılar ve Ankara Hükümeti ile 1921’de bir anlaşma yaparak Türk bölgelerinden çekildiler. Bu anlaşmayla Türkiye ve Suriye arasında çizilen sınır 1923’te Lozan Konferansı’nda teyit edildi. Eskinin Osmanlı vatandaşları artık Türkiye ve Suriye (ve Lübnan) vatandaşlarıydı ve bu yeni sınır vatandaşlık, karşı tarafta kalan mülkler vs. pek çok problemi beraberinde getirdi. Türkler Fransızların Türkiye karşıtı grupları himaye etmesinden rahatsızdı. Ayrıca sınırın Suriye tarafında özellikle Kürt ve Ermeni azınlıklar kullanılarak Türk karşıtı bir etnik bariyer oluşturulmasından endişeliydi.1930’lar Türkiye ve Fransa arasındaki ilişkilerin giderek düzeldiği yıllar oldu. Sınır güvenliği konusunda atılan adımlar ama özellikle Avrupa’da Nazi tehdidinin giderek kendini daha fazla hissettirmesi bunun başlıca sebebiydi. 1939’da Fransızlar İskenderun Sancağı’nın Türkiye’ye katılmasını kabul ettiler. Arapların kendi haklarının gaspı olarak gördükleri bu karar o günden bugüne Türkiye-Suriye ilişkileri ne zaman gerginleşse Araplarca gündeme getirilmeye devam etti.