Principle of Restrained Exercise of Rights: Origins, Legal Basis and Applications in Civil Law and Company Law
The principle of restrained exercise of rights, rooted in Roman law, has emerged with the aim of balancing opposing interests. The principle is a manifestation of the prohibition of abuse of rights under Turkish Civil Code (TCiC) Article 2. It originates from property law and is explicitly regulated in TCiC 786 governing praedial servitude. It also has an important place in the company law. Especially in the law of public limited liability companies, the principle has been adopted both in the doctrine and in practice as one of the tools to prevent and/or reduce the dangers of the majority rule and the abuse by the majority. Moreover, the principle is complementary to both the principle of equality in the law of obligations and the principle of equal treatment in the company law, which itself is an extension of the principle of good faith. In terms of both property law and company law, the principle draws the limits of the interference to be endured by the persons whose legal spheres are allowed to be interfered with through the exercise of certain rights. The study will first examine the principle from a terminological perspective, identifying provisions that are ‘directly’ related to it, and then address its origins in Roman law. Subsequently, the principle’s connection to the principle of good faith and the prohibition of abuse of rights under TCiC 2 will be examined. Finally, the principle is analysed in the context of property law and company law.
Hakların Sakınılarak Kullanılması İlkesi: Kökeni, Hukuki Temeli, Medeni Hukuk ve Ortaklıklar Hukukunda Uygulanması
Temeli Roma hukukuna dayanan hakların sakınılarak kullanılması ilkesi, karşıt menfaatleri dengeleme amaçlı ortaya çıkmıştır. İlke Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 2’deki hakkın kötüye kullanılması yasağının bir görünümüdür. Eşya hukuku kökenlidir ve taşınmaz lehine irtifakı düzenleyen TMK m. 786 hükmünde açıkça düzenlenmiştir. Ancak ilkenin uygulaması eşya hukuku ile sınırlı değildir. Hakların sakınılarak kullanılması ilkesi ortaklıklar hukukunda da önemli bir yere sahiptir. Özellikle anonim ortaklıklar hukuku doktrin ve uygulaması tarafından çoğunluk ilkesinin tehlikelerini ve çoğunluğun kötüye kullanılmasını önlemeye ve/veya azaltmaya yönelmiş araçlardan birisidir. Ayrıca ilke, hem borçlar hukukundaki eşitlik ilkesinin hem ortaklıklar hukukunda yer alan ve dürüstlük kuralının uzantısı olan eşit işlem ilkesinin tamamlayıcısıdır. İlkenin, hem eşya hukuku hem de ortaklıklar hukukunda, hakkın kullanımıyla hukuki alanına müdahale edilmesine izin verilmiş kişilerin katlanacakları müdahalenin sınırını çizdiği söylenebilir. Çalışmada öncelikle hakların sakınılarak kullanılması ilkesi terminolojik olarak incelenerek ilkeyle ‘doğrudan’ ilişkili hükümler tespit edilecek, devamında ilkenin Roma hukukuna dayanan kökenine yer verilecektir. Akabinde ilke ile TMK m. 2’de yer alan dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı ilkeleri arasında bağlantı kurulacak, nihayetinde ilke eşya hukuku ile ortaklıklar hukuku bağlamında irdelenecektir.