SARI ASHIK AND MIR SEYYID AKABALI’S DESCENDANTS
As the ancient collections of biography do not talk about the art of Ozan-Ashik, the antiquity of creativities cannot reach to the day-to-day like our classical works. Sari Ashik is one of the most mysterious ozans, so a lot of conflicting information was given about him. The article about Sari Ashik published in the magazine “Knowledge about Azerbaijani country” in 1934, Istanbul, was the first one about Sari Ashik appeared abroad and the third research about the ozan after Garadaghi and Salman Mumtaz’s articles published in Azerbaijan. Though more than 80 years passed from the publication of this article, it still draws attention as a most distinctive research about the ashik art. This valuable article hasn’t been worthily researched by the scholars up to now and the main reason of it could be the lack of knowledge about the author. The author just himself reveals the mystery of the article. The author was called Mirzadeh M. Fahreddin. His real name is Mustafa Fahreddin Akabali (1889-1972) and he is Mir Mustafa’s grandson, who is Mir Seyyid Hamza Nigari’s cousin. We consider that this article, which will open the new ways to the scientific discussions about Sari Ashik’s real name, especially, the period he lived in, will change the contradictious opinions on this topic from the standpoint of Mirza Mustafa Fahreddin’s “Sari Ashik, one of the Azerbaijani ashiks” and Mir Seyyid Hamza Nigari’s “Humayu-Arsh” works. We have done our study following the three generations of the famous seyyid descendant: Seyyid Muhammad Shemseddin Akabali (Mir Seyyid Hamza Nigari’s great-great-grandfather), Mir Seyyid Hamza Nigari and Mirzadeh Mustafa Fahreddin Akabali.
SARI ÂŞIK VE MÎR SEYYİD AKABÂLÎ NESLİ
Eski dönem tezkirecileri Ozan-Âşık sanatından söz etmedikleri için kadim devir âşık yaratıcılıkları klasik eserlerimiz gibi günümüze kadar ulaşamamıştır. 1934 yılında İstanbul’da, “Azerbaycan Yurt Bilgisi” dergisinde yayımlanmış olan “Azeri Âşıklarından Âşık Nebi- Sarı Âşık” makalesi Sarı Âşık hakkında Azerbaycan’da Karadaği ve Salman Mümtaz’dan sonra yazılmış üçüncü, muhacerete yazılmış ilk makaleydi. Bu makale, üzerinden 80 yıldan fazla geçmesine rağmen hâlâ âşık sanatıyla ilgili en özgün biçimde ele alınmış yazı gibi dikkati çeker. Şimdiye kadar konu uzmanlarınca layıkıyla araştırılmayan bu değerli makalenin dikkatten kaçmasının asıl sebebi, yazarı hakkındaki bilgisizlik de olabilir. Çünkü makalenin gizemine ışık tutan yazarın ta kendisidir. Adı Mirzâde M. Fahreddin diye geçen yazar, Mustafa Fahreddin Akabâlî (18891972), Mîr Seyyid Hamza Nigârî’nin amcası oğlu Mîr Mustafa’nın torunudur. Sarı Âşık’ın hayatının, özellikle de yaşadığı devirle alakalı şimdiye kadar yazılanların Mirzâde Mustafa Fahreddin’in 1930’lu yıllarda yazmış olduğu eserleri ve bu konudaki rivayetlerle yön değiştireceği kanaatindeyiz. Araştırmamızı, meşhur Seyyid neslinin 3 kuşağının - Seyyid Muhammed Şemseddin Akabâlî (Mîr Seyyid Hamza Nigârî’nin dedesinin dedesi), Mîr Seyyid Hamza Nigârî ve Mirzâde Mustafa Fahreddin Akabâlî- izleriyle yürüttük.