The assertion that emphasises the already formed itself rather than the materials formed by hand, transforming a technical product into a work of art, begins with avant-garde art. Elevating material reality into an artistic context opens new possibilities and interpretations, notably exemplified by Tony Cragg’s sculptures. This study highlights Cragg’s sculptural practice through his deliberate choice of industrial products, particularly analysing his innovative stacking and surface-coating techniques. Through qualitative research and document analysis of relevant publications and exhibitions, selected sculptures were analysed to reveal their iconographic and materialbased characteristics. Findings indicate that Tony Cragg’s artworks fundamentally embody “materiality,” leading to their identification as “material sculptures”. Cragg’s meticulous selection and transformative handling of materials challenge traditional perceptions of form and substance effectively redefining the artistic potentials of industrial and synthetic materials. Ultimately, the research underscores that Cragg’s sculptures foster a dynamic interplay between material and meaning, creating profound visual and conceptual experiences.
El ile biçimlenen malzemeden çok hâlihazırda biçimlenmiş olanın kendisini öne çıkaran, teknik nesnelerin sanat eserine dönüştürülmesi fikri avangard sanatla başlar. Malzemesel gerçekliğin sanatsal bağlama yükseltilmesi yeni ifade olanaklarına ve yorumlara kapı açmıştır. Bu yaklaşımın en belirgin örneklerinden biri, erken dönem eserlerinde plastik malzemeleri dönüştürerek çok parçalı ve parçadan bütüne yönelen araştırmalar gerçekleştiren Tony Cragg’in heykelleridir. Bu çalışma, Cragg’in heykel pratiğini endüstriyel malzeme kullanma tercihi üzerinden analiz etmekte; özellikle sanatçının istifleme ve yüzey kaplama teknikleri ile malzemeyle kurduğu ilişkiyi incelemektedir. Araştırmada seçilen eserler ikonografik ve malzeme temelli çözümleme ile değerlendirilmiş, Cragg’in sanatsal pratiğinin temel olarak “malzemesellik” kavramıyla ilişkilendirildiği ve eserlerinin “malzemesel heykeller” olarak nitelendirildiği sonucuna ulaşılmıştır. Cragg’in titiz malzeme seçimi ve yenilikçi uygulamalarının geleneksel biçim ve madde algılarını sorguladığı endüstriyel ve sentetik malzemelerin sanatsal bağlamda yeniden tanımlanabileceği gösterilmiştir. Sonuç olarak, Cragg’in heykellerinin malzeme ve anlam arasında dinamik bir etkileşim yaratarak görsel ve kavramsal açıdan derin deneyimler sunduğu vurgulanmıştır.