A Retrospective Evaluation of the Cases Diagnosed as Hashimoto’s Thyroiditis
Aim: Hashimoto’s thyroiditis (HT) is the most common cause of goiter and acquired hypothyroidism in children and adolescents in iodine-replete areas. This study was planned retrospectively in order to find out the epidemiologic, clinical and laboratory characteristics of HT in childhood. Method: One hundred and two patients with diagnosis of HT who were followed up in our clinic from 2005 to 2010 were included in the study. Results: Ninety (88.2 %) patients were girls, twelve (11.8 %) were boys and female/male ratio was 7.5/1. Mean age at diagnosis was 11.4±2.4 years (range 5.5-15.9 years) and 76 (74.5 %) patients were in puberty. Fifty percent of patients had a family history of thyroid disease, 7.8 % had another autoimmune disease. In the patients the most common complaint and sign was goiter (41.1 % and 100 % respectively). AntiTPO and antiTg were positive in 29,4 % and 16.7 % of the patients, respectively. The remainders were positive for both of them. Thyroid ultrasonography was performed in 82 patients and heterogenity and/or pseudonodule of thyroid parenchyma were/was found in 70 (85.3 %) patients. At the time of diagnosis 28 (27.5 %) patients were euthyroid, 56 (55 %) patients had subclinical, and 18 (17.5 %) patients had overt hypothyroidism. In none of the patients hyperthyroidism was not found. Conclusion: As a result, HT is mostly seen in girls especially in patients with goiter and a positive family history. As hypothyroid state affect growth and development, early diagnosis of HT is very crucial.
Hashimoto Tiroiditi Tanısı Alan Vakaların Geriye Dönük Değerlendirilmesi
Amaç: Hashimoto tiroiditi (HT), iyot eksikliğinin olmadığı bölgelerde çocuk ve ergenlerde, guatr ve edinilmiş hipotiroidinin en sık nedenidir. Klinik tablo; ötiroid durumdan aşikâr hipotiroidi veya hipertiroidiye kadar geniş bir yelpazede olabilir. Bu çalışmada HT’li vakaların epidemiyolojik, klinik ve laboratuvar bulgularının geriye dönük olarak değerlendirilmesi amaçlandı. Yöntem: Çalışmaya 2005 ile 2010 yılları arasında kliniğimizde Hashimoto tiroiditi tanısı alan 102 vaka alındı. Bulgular: Vakaların 90’ı (% 88.2) kız, 12’si (% 11.8) erkek; kız/erkek oranı 7.5/1 idi. Tanı anında yaş ortalaması 11.4±2.4 yıl (5.5-15.9) olup, 76 (% 74.5) vaka pubertaldi. Vakaların % 50’sinde aile öyküsünde tiroid hastalığı, % 7.8’inde başka bir otoimmün hastalık vardı. Başvuru anında en sık yakınma guatr (% 41.1) olup, bunu sırayla halsizlik (% 12.7) ve büyümede duraklama (% 11.7) izledi. Fizik muayenede tüm vakalarda guatr ve ikinci sıklıkta obezite (% 19.6) saptandı. AntiTPO % 29.4 vakada, antiTg % 16.7 vakada tek başına pozitif bulunurken, % 53.9 vakada her ikisi de pozitifti. Tiroid ultrasonografisi yapılabilen 82 vakanın 70’inde (% 85.3) tiroid parankim yapısında hastalığa özgün olan heterojenite ve/veya psödonodül oluşumu izlendi. Tanı anında 28 (% 27.5) vaka ötiroidi, 56 (% 55) vaka subklinik hipotiroidi ve 18 (% 17.5) vaka aşikâr hipotiroidi kliniğine sahip olup, hipertiroidi olan vaka yoktu. Sonuç: Sonuç olarak, HT kız cinsiyette daha fazla görülmesine karşın, özellikle aile öyküsü pozitif olan guatrlı tüm vakalarda akla gelmelidir. Vakaların erken dönemde hipotiroidi kliniği geliştirmeden saptanması büyüme ve gelişmeleri açısından önemlidir.