9. Milletlerarası Türkoloji̇ Kongresi̇ Bildiriler Kitabı
Kırım’da Günümüze Ulaşan Bazı Türk Mimarlık Eserleri
Aygün ÜlgenKaradeniz’in kuzeyinde tarihi bir yarımada olan Kırım, tarih boyunca Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerden biri olmuştur. Türklerin Orta Asya’dan batıya göç ettiği dönemlerde Alanlar, Hazarlar, Peçenekler, Kıpçaklar, Tatarlar ve diğer Türk topluluklarının yurt edinmeye çalıştıkları bir yer olan Kırım ve civarı, 374 yılında Hunların hâkimiyeti altına girmiştir. Kırım’da Türk varlığının asıl kendisini hissettirmeye başlaması, burada güçlü bir devlet kuran Hazar Türkleri döneminde gerçekleşmiştir. 13. yüzyılın ilk yarısında Kırım’a giren Altın Orda Türkleri burasını baştan başa bir Türk ülkesi hâline getirmişlerdir. Kırım’da 1475’te başlayan ve 1783’e kadar süren Osmanlı hâkimiyetinde, Kırım hanları tarafından idare edilen Kırım yarımadası, bu tarihte Rusya tarafından ilhak edilmiştir. Sovyetlerin dağılması üzerine Kırım artık bağımsız bir devlet olan Ukrayna’ya bağlı özerk bir cumhuriyet hâline gelmiş, ancak 2014 yılında Kırım’da yapılan referandum sonucunda Kırım yarımadası tekrar Rusların yönetimine geçmiştir. Tarihi eserler açısından zengin olan Kırım’daki önemli mimarlık eserleri arasında Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı etkisinde inşa edilen cami, saray, tekke, han, medrese, türbe, çeşme gibi yapılar yer almaktadır. Anadolu’da aynı dönemlerde yapılan yapılarla plan bakımından olduğu kadar cephe düzeni ve süsleme özellikleri bakımından da benzerlik gösteren bu yapıların çoğu gerek Çarlık gerekse Sovyetler Birliği dönemlerinde, özellikle de 1944’de Kırım Tatar Türklerinin Kırım’dan sürgün edilmesi ile başlayan süreçte ne yazık ki büyük bir yıkıma uğramıştır. Bu bildiride, söz konusu yıkımdan kurtulabilen ve günümüze ulaşabilen Altın Orda, Kırım Hanlığı ve Osmanlı dönemlerine ait Kırım’daki Türk mimarlık eserlerinden bazılarının mevcut durumu tespit edilerek, bu yapıların Türk mimarisindeki yeri üzerinde durulacaktır.
Some of the Turkish Architectural Works in Crimea Which Survived Until Today
Aygün ÜlgenCrimea, which is a historic peninsula in the North of Black Sea, has been one of the regions where Turks have lived intensively throughout history. Crimea and its vicinity were a place, where Turkish communities such as Alans, Khazars, Pechenegs, Kipchaks, Tatars etc. tried to make a homeland during the periods when Turks migrated from Central Asia to the West. But it came under domination of the Huns in 374 AD. The Turkish existence in Crimea began to make itself more evident especially during the Khazar Turks period, who established a strong state there. The Golden Horde Turks, who entered Crimea in the first half of the 13th century, made the country overall a Turkish land. The Ottoman rule in Crimea, which started in 1475, lasted for about three centuries. The Crimean Peninsula, which was ruled by the Crimean Khans, who were under the rule of Ottomans until 1783, was annexed by Russia in that year. Upon the dissolution of the Soviets in 1991, Crimea became an autonomous republic affiliated with Ukraine, which is now an independent state. However, as a result of the referandum held in Crima in 2014, the Crimean peninsula again fell under the Russian rule. Among the important architectural works in Crimea, which is rich in historical artifacts, there are mosques, palaces, lodges, inns, madrasas, shrines, fountains built under the influence of Seljuks and Ottomans. These buildings are similar to the structures built in the same periods in Anatolia in terms of construction plan as well as facade layout and ornamental features. But most of them were unfortunately suffered a great destruction in the Czarist Russian and the Soviet Union periods, especially during the process of the expelling of the Crimean Tatar Turks that started in 1944. In this paper, the current status of some of the Turkish architectural works in Crimea belonging to the Golden Horde, the Crimean Khanate and the Ottoman periods, which survived the destruction and reached the present day will be determined. Also, the place of these structures in the Turkish architecture will be emphasized.