Devletler Hususi Hukuku Bakımından Mülteciler

DOI :10.26650/AB/SS26.2022.049   
YazarYılmaz M. Altuğ

Türkiye birkaç yüzyıldan beri «mülteci» meselesiyle karşı karşıya gelmiş bulunmaktadır. İmparatorluğun sınırları daralmaya başlayınca milyonlarca Türk sınırlarla beraber geri çekilmeye başladılar. Mülteciyi bugün genel olarak «ırkı, dini, vatandaşlığı, muayyen bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi kanaatleri yüzünden takibata uğrayacağından haklı olarak korktuğu için doğduğu, büyüdüğü, oturduğu Ülkeyi terk eden kişi» olarak tarif ediyoruz. Bu anlamda geniş olarak anlarsak oturdukları ülke üzerinde egemenlik değişmesi üzerine «ırkı, dini, vatandaşlığı» sebebiyle, İmparatorluğa bağlılığı da siyasi kanaatler içine alırsak bir de bu sebeple kaçan insan elbet te mülteci olacaktır. Yalnız bugün milli mülteci ve milletlerarası mülteci ayırımı yapılmaktadır. Daralan sınırlar içine göç eden Türkler milli mülteci idiler. Ama Türkiye’ye binlerce, on binlerce milletlerarası mülteci de sığınmıştır. Milletlerarası Mülteciler yüzünden Türkiye savaşı bile göze almıştır. 181/8 ihtilâllerinden hele 181/9 da Macaristan ayaklanmasının bastırılmasından sonra İstanbul milletlerarası mültecilerin, Macarların ve Lehlerin bir merkezi olmuştu. Rusya ve Avusturya bundan kuşkulanarak mültecilerin teslimini istediler. Çar Küçük Kaynarca Andlaşmasının bir maddesine dayanıyordu. Türkiye bunları geri vermedi,'. Geri vermediğinden başka bunlara iyi muamele edilmesini idarecilerine emretmişti. Nitekim 3 Mayıs 1856 da Silistre valisine gönderilen bir talimatta Müslüman olsun Hristiyan olsun bütün mültecilerin -o zamanki tabirle hicret edenlerin- hepsine sonsuz merhamet ve lütuf ta bulunulması ve muhacirlerin- mültecilerin mali kudretlerini tekrar elde edinceye kadar on sene içi» bütün vergilerden af olunduğu. Yirmi beş yıl askerlikten muaf sayılmaları bildirilmekte, tarım işleriyle uğraşanlara münasip yerlerde arazi verilmesi, sanat veya başka mesleklerle uğraşanların da yine uygun yerlerde iskân edilmeleri, muhtaç olanlara yeniden ve meccanen evler yapılması, yapılacak evlere gerekli kereste vs. malzemenin naklinde mahalli halkın yardım etmesi emredilmiştir-'.
Birinci Dünya savaşından sonra Mülteci meselesi milletlerarası örgütlerin ve devletlerin dikkatini çekmeye başlamış ve bir takım' anlaşmalar ve sözleşmeler hazırlanmıştır, ikinci Dünya savaşında ise yurtlarını terk edenler veya zorla çıkarılanlar milyonları bulmuştur. Gerçekten örneğin Almanya'da Alman uyruklu olmayan zorla çalıştırılan yabancı işçiler (Fremdarbeiter) in sayısı 9 milyon 286 bini aşıyordu’. Bunlardan 2 milyon 450 bini Polonyalı, 2 milyon 101 bini Fransız, 1 milyon 850 bini Baltıklı veya Rus idi.
Milyonlarca Yahudi ise İkinci Cihan Harbinden önce ve savaş esnasında mülteci olmuşlardır.
Ayrı dinden, dilden, vatandaşlıktan; siyasi kanaatten olan insanlara tahammül çok ileri bir insanlık örneğidir. Bu, insan hakları ve hürriyetlerinin çok gelişmesine ve evrensel bir şekilde müeyyidelere milletlerarası bir şekilde korunmasına bağlıdır. Bu maalesef günümüzde çok uzak bir hayaldir. Şu halde daha uzun yıllar mülteciler olacaktır.
Bu kitabın konusu 1964-65 ders yılı İstanbul Hukuk Fakültesinde verdiğim doktora kurudur. 1962 yılı Ekiminden 1963 Ekimine kadar devam eden Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Hukuk Müşavirliği vazifemden edindiğim tecrübe ve Komiserlik arşivlerinden temin ettiğim belgeler kitabın hazırlanmasına büyük ölçüde yardımcı oldu. Mülteciler konusu Dünyada pek çok ilgi çekerek hukuk alanında bu konuda çok yaygın yayın yapıldığı halde memleketimizde bu konu pek iltifat görmemiştir. Hukuk bakımından Mültecilerle ilgili bu kitabı yazarken ilerde bu konuya eğilerek hukukçularımız için geniş bir bibliyografya vermeyi de uygun gördüm.

KonularLaw

BİLGİ


E-ISBN978-605-07-0904-9
YayıncıIstanbul University Press
Yayın Tarihi09.09.1967
Kapak (PDF)
Tam Metin (PDF)

ABONE OL




PAYLAŞ




İstanbul Üniversitesi Yayınları, uluslararası yayıncılık standartları ve etiğine uygun olarak, yüksek kalitede bilimsel dergi ve kitapların yayınlanmasıyla giderek artan bilimsel bilginin yayılmasına katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. İstanbul Üniversitesi Yayınları açık erişimli, ticari olmayan, bilimsel yayıncılığı takip etmektedir.