Müteferrika'dan Birinci Meşrutiyete Kadar

Osmanlı Türklerinin Bastıkları Kitaplar

DOI :10.26650/AB/SS52.2023.191   
YazarJale Baysal

Bu çalışmanın başlıca amacı, bibliyografya künyelerine bakarak bir devrin yayın hayatını açıklamaktır.
Kitap, sadece adı ile, yazarının adı, konusu, basıldığı yer ve yılla, yayınlandığı devrin genel olarak politik, sosyal, kültürel durumunu, eğilimlerini, düşünce ve yaratma gücünü belirtebilecek, ifadeli ve manalı bir malzemedir.
Kültür tarihçileri ve inceledikleri çağın genel bir görünüşünü çizmek istedikleri zaman edebiyat tarihçileri, yayınlanan belli başlı eserleri bildirmeyi daima gerekli saymışlardır. Belli başlılara değil de bütün yayınlara yöneldiğimiz, yıl yıl, yayınlanan eserlerin sayılarım, konularını, konular arasındaki oram tespit ettiğimiz zaman, hem genel olarak yayın hayatını ortaya koyan, hem kültür ve edebiyat tarihi bakımından önem taşıyan sonuçlara varabiliyoruz.
Önünüzdeki çalışma memleketimizde, bibliyografya künyelerine dayanarak yapılan bu türlü çalışmaların ilki olacaktır. Ele alınan yayınların, Türk toplumunun bir medeniyet çevresinden başka bir medeniyet çevresine geçme çabalan içinde bulunduğu bir devreye ait olmaları, ondan daha da ilgi çekici bir hale getirmektedir.
Araştırmanın cevaplandırmaya çalışacağı sorular, aşağıdaki gibi özetlenebilir:
İlk Türk basımevinin kuruluşundan 1876 yılına kadar geçen 146 yıl içinde yayın hayatımız genel olarak nasıl bir gelişme göstermiştir? Bu gelişmenin hızı ne olmuştur?
Hangi konularda eserler basılmıştır ve tek tek konuların kaderleri ne olmuştur? Geçen zaman içinde nasıl bir gelişme göstermişlerdir?
Türk toplumuna yeni sunulan konular hangileridir? Türk - İslâm geleneğinin yazma kitaplarımızın konuları, basmalarda ne zamana kadar devam etmiş, ne zaman yerlerini yeni konulara bırakmaya başlamışlardır?
Batı dillerinden çevrilip ilk basılan eserler hangileridir, konulan nedir? Daha çok hangi dilden çeviri yapılmış, bu dili başka diller ne kadar bîr zaman aralığı ile ve ne gibi bir oranla izlemişlerdir?
1729 - 1876 yılan arasında çalışmış basımevleri hangileridir? Basımevlerinin yarda dağılışları nasıldır? Önemli merkezler nerelerdedir?
Süreli yayınlar ve bunlarda çıkmış yazılar konunun dışında bırakılmışlardır.
1729’dan Lâtin alfabesinin kullanılmağa başladığı 1928 yılına kadar ne sayıda kitap basıldığı, bunların neler olduğu kesin olarak bilinmiyor. Çalışmam için malzeme olarak Arap harfleri ile basılmış Türkçe kitapları içlerine alan bir sıra basılı katalogdan ve bîr kitap listesinden faydalandım:
1 Hammer, J de:
Histoire de l’Empire Ottoman. Vol. 14. Paris 1839 Belli-zard, Barthes, Dufour et Lowell.
2 Zenker, J. Th. :
Bibliotheca Orientalis. Manuel de bibliographic orientale. I Leipzig 1846 Engelmann X LVII + 264 s.
3 Büyük Millet Meclisi Kütüphanesi fihristi. Birinci ve ikinci kısım âsân şarkıyye ve garbiyye. (Ankara önsözün tarihi 1342 / 1922 Büyük Millet Meclisi matbaası. 89, 58 s.
4 İstanbul Belediye Kütüphanesi alfabetik kataloğu, c. 3 Osman Ergin kitapları. Türkçe ve yabancı dil basma eserler. İstanbul 7954 Çelik-cilt matbaası. 508 s.
5 İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi Türkçe basmalar alfabe kataloğu. Memleketimizde ilk Türk matbaasının kuruluşunda yeni harflerin kabulüne kadar (1729- 1928). Hazırlayan: Fehmi Edhem Karatay. 1-2 c. İstanbul 1956 Osman Yalçın Matbaası.
6 Milli Kütüphanede mevcut Arap harfli Türkçe eserlerin muvakkat kataloğu. (Yayınlayan: Milli Kütüphane), 1-2 c. Ankara 1957 (Çoğaltma yolu ile hazırlanmış).
7 Millî Kütüphanede Arap harfli Türkçe eserler. Millî kütüphanede mevcut Arap harfli Türkçe kitapların muvakkat kataloğu. (Yayınlayan: Milli Kütüphane) 1.c. 1-2 fasikül. Genişletilmiş 2. bas. Ankara 1964-1965 Millî Kütüphane cilt ve basım evi.
8 Türkiye tarih yayınları bibliyografyası 1729- 1955. 2. basım. Hazırlayan: Enver Koray. İstanbul 1959 Maarif basımevi. 680 s.
9 Alfabetik katalog (Seyfettin Özeğe bağış kitapları) -Kitap adına göre- (Hazırlayan Atatürk Üniversitesi Kütüphanesi. 1-4 c. Erzurum 1965. (Çoğaltma yolu île hazırlanmış).
Yukarıdaki eserlerde gösterilen 47 275 bibliyografik künyeyi gözden geçirdikten sonra bunlardan 3066 tanesinin 1729-1876 yıllan arasında basıldığını tespit ettim- Erzurum'a kadar uzun bir yolculuğu göze alacak kadar titizlik gösterdiğim halde kataloglarda adı verilen 148 yayını görmek mümkün olmadı. Ayrıca 11 yayın da Avrupa’da yapıldığı için tezimin sının içine giremedi, Bunları fişler halinde kataloğuma ekledimse de istatistik sayılanına katamadım. Elinizdeki yüzde hesapları görülebilen ve güvenilebilen 2900 künye ile yapılmıştır. Bu sayının istatistiklere temel olabilecek, yukarıdaki sorulan cevaplandırabilecek seviyede olduğuna inanıyorum.
Elimizdeki künyelerin büyük kısmı birçok kütüphanemizde birdeki bulunan kitapları göstermektedir. Tek nüsha olarak görünenler fazla değildir. Vardığımız istatistik sonuçlarını temelinden değiştirecek sayıda, şimdiye kadar hiç bir tarafta izine rastlanmamış yeni kitapların ortaya çıkması ihtimali yoktur diyebiliriz. Özel bir alana yöneltilmiş primer karakterde bir çalışma olan Türkiye Tarih yayınlan bibliyografyası elde edebildiğimiz sayıya ancak 8 kitap ekleyebilmiştir.
Değerli bir Alınan yayını, Lexikon des Buchwesens, hiçbir kaynak göstermeden «Avrupalı bilginler tarafından Türk yayınlarının en az 1890 yılına kadar bibliyografik tespitleri yapılmıştır», demektedir.
Bibliyografyamızda adlarını verdiğimiz Bianchi, Belin Frahn’a ait Avrupa katalogları, yalnız Türkçe değil, Arapça ve forsça eserleri de içlerine aldıkları halde toplayabildikleri bütün künye sayısı 1729 -1872 arasında ancak 1176 tanedir. Buna karşılık basılı kataloglarımıza dayanarak hazırladığım bibliyografya yalnız Türkçeler için, basım tarihi olmayanlar da bir tarafa bırakılmak şartı ile 2370 bibliyografya künyesini bulmuştur.
Arap harfleri ile basılmış Türkçe kitaplar için ne Avrupalı ne yerli bilginler eliyle hazırlanmış tamam diyebileceğimiz bir bibliyografya daha yoktur ve Türk Millî Kütüphanesi bu yayınların toplu kataloğunu yayımlayıncaya kadar da olmayacaktır.
Basılı katalogları tarayarak üzerinde inceleme yapacağım malzemeyi bir araya getirmek için yaptığım çalışma 1729- 1875 devresinin huğun için en zengin bibliyografyasını meydana getirmemle sonuçlandı. Özel bir bibliyografya olan Türk Tarih yayınlan bibliyografyası bir tarafa bırakılmak şartı ile faydalandığım bibliyografya ve kataloglardan yalnız İstanbul Üniversitesi Kataloğunun bir konu indexi vardır ve., Zenker’in bibliyografyası sistematik düzenlidir. Kitapları konularına ayırarak düzenlediğim bibliyografya, özellikle belli alanlarda çalışmak isteyen araştırmacılar için muhtemel eksiklerine rağmen, her zaman baş vurulabilecek bir el kitabı değeri taşıyacaktır. Eski bir kütüphaneci olarak beni en çok sevindiren, çalışmamın bu yanı olmuştur.
Türkiye’de bütün kütüphanecilerin uymayı kabul ettikleri kesin ve ortak kataloglama kuralları olmadığı, üstelik ilgilendiğim devrenin yayınlarının kataloglanmasında özel güçlükler de bulunduğu için, basılı kataloglarımızdan faydalanma işinde çok sıkıntı çektim. Diyebilirim ki çalışmamın beni götürdüğü ilk gerçek, Türkiye’de sekonder bir bibliyografya çalışmasının daha zamanı gelmemiş olduğu gerçeği oldu.
Katalogcular ne yazar ne kitap adlarında ne transkripsiyon konusunda anlaşabiliyorlar. Kitaplar üzerinde görülüp olduğu gibi bibliyografik künyeye alınan basım tarihlerinin hicri mi, rûmî takvimle mi tespit edildiği bile araştırmayı gerektiriyor- İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi Katalogu gibi, ilk katalog kuralları kitabını yayınlamış değerli bir katalogcunun elinden çıkmış bir eser, kitabı basan hasım-evinin veya yayınlayan yayınevinin adını vermemek, baskı kayıtlarını «diğer tabı» diye geçiştirmek gibi büyük eksiklerle önümüze geliyor.
Çalışmamın en büyük kısmını çeşitli kataloglardaki künyeleri karşılaştırma işi al dı. Sadece konu tesbiti için değil, ayrı ayrı kataloglarda gördüğüm kitaplar aynı kitaplar mıdır başka başka eserler midir diye pek çok kereler doğrudan doğruya kitaba gitmek zorunda kaldım. Böylece başlangıçta tasarlamamış olduğum halde çalışmanın getirdiği denemeden faydalanma amacı ile bu devre yayınlarının kataloglama problemleri konusunda da bir bolüm yazdım. Katalog kartlarının altlarındaki notlar, karşılaşılan güçlükleri teker teker gösterecektir.
Bununla beraber elimizdeki katalogların güvenilemeyecek, bilimsel araştırmalarda hiç kullanılamayacak kaynaklar olduklarını söyleyemeyiz. Aslında zorluk her zaman katalogcunun dikkatsiz ve yetersiz oluşundan değil, kataloglanan eserlerin bugün anladığımız şekilde yazar ve kitap adı veremeyişlerinden gelmektedir Yetersiz olan, katalogcudan önce, büyük özellikler gösteren, bugün alıştığımız kitaplara benzemeyen eski basmalarımız için uygulamaya çalıştığımız katalog kurallarıdır.
Elimizdeki kataloglar zaman zaman hatta pek sık, araştırılması gereken bilgiler veriyorlarsa da, çalışmamıza ekli bibliyografyanın fişleri altında görebileceğimiz notlardan da anlaşılacağı gibi yüzlerce künyede birbirini doğrulamaktadırlar. Yazar ve kitap adlan dışında, impressum ve kolation kayıtları genellikle birbirlerini tutmaktadır. En çok yanlış yapan, en eksik bilgi veren katalog bile araştırıcılar için her zaman çok değerli ip uçlan verebilecek bir kaynak olmaktadır. Üstelik araştırmacılar teker teker bütün kütüphaneleri gezip, bütün kitapları göremeyeceklerine göre, bu kataloglardan geçmek, kaçınılmaz bir şey olmaktadır.
Çalışmamı tamamlayacak başka bir araştırma, bu devrede ne kadar yazma kitap hazırlandığı konusunda yapılabilir. 1729 - 1830 yılları arasında basılmış ancak 180 kadar kitap bulabiliyoruz. Osmanlı İmparatorluğu gibi eski bir kültür geleneğine sahip bir memlekette bir yüzyıl boyunca bütün okuma gereğinin bu 180 kadar kitapla karşılanmış olamayacağı bellidir. Kaldı ki ilk basımevimizin kuruluş yıllarında yalnız İstanbul’da 90 000 (?) hattat bulunduğunu bildiren kayıtlar da düşüncemizi doğrulamaktadır. (1) Bütün bu hattatların yalnız divan ve Kuran nüshaları çoğaltmış olduklarım düşünmek doğru olmasa gerektir. Prof. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın 1848’de kurulan Encümeni Dâniş’e sunulmak üzere hazırlanmış ve kütüphanelerimizin yazmaları arasında ele geçirilmiş değerli eserlerden söz etmekte oluşu, konunun bu yanı ile de ele alınmasının gerekli olduğunu gösteren bir başka işarettir.
Burada bizim söyleyebileceğimiz, yazma kitabın herkesin alabileceği bir kitap olmadığı, geniş bir yayılma alanı bulamayacağı, yani gerçek bir yayın hayatı malzemesi sayılamayacağıdır.
Son olarak, ancak bir kısmı basılabilen çalışmamın daha büyük tasarlanmış bir işin gerçekleştirilebilen parçası olduğunu belirtmek isterim. Başlangıçta 1908 yılma kadar gitmek istedimse de malzemenin altından kalkalamayacak şekilde büyüdüğünü görerek 1875’de durmak zorunda kaldım.

KonularHistory

BİLGİ


E-ISBN978-605-07-1328-2
YayıncıIstanbul University Press
Yayın Tarihi02.05.1968
Kapak (PDF)
Tam Metin (PDF)

ABONE OL




PAYLAŞ




İstanbul Üniversitesi Yayınları, uluslararası yayıncılık standartları ve etiğine uygun olarak, yüksek kalitede bilimsel dergi ve kitapların yayınlanmasıyla giderek artan bilimsel bilginin yayılmasına katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. İstanbul Üniversitesi Yayınları açık erişimli, ticari olmayan, bilimsel yayıncılığı takip etmektedir.