THE PREVALENCE OF ORAL MUCOSAL LESIONS IN CHILDREN: A SINGLE CENTER STUDY
Meral Ünür, Kıvanç Bektaş Kayhan, Müzeyyen Seda Altop, Zeynep Boy - Metin, Yaren KeskinAmaç: Oral sağlık ile ilgili çalışmalar genel olarak erişkin popülasyonuna odaklanmış olup, çocukların oral sağlığı ile ilgili epidemiyolojik verilerde eksiklik söz konusudur. Bu çalışmanın amacı ülkemizde çocuklarda görülen oral lezyonların sıklığı ve dağılımını değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Bu kesitsel incelemede İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş Çene Cerrahisi Anabilim Dalı kliniklerinde muayene olmak için başvuran gönüllü 1041 çocuk yer almıştır. Yapılan muayenelerde 302 dan fazla tipte toplam 277 oral lezyon tespit edilmiştir. Bulgular: Fissürlü dil (%3.4) en sık görülen lezyon olup bunu travmatik lezyonlar (%3.2) ve yanak ısırma(%2.5) takip etmiştir. Sonuç: Çalışmamız bu yaş grubunda ülkemizde yapılmış olan ilk çalışma olma özelliğindedir. Kesinlikle bu alanda yüksek kalitede epidemiyolojik çalışmalara ihtiyaç vardır ve umudumuz ileri epidemiyolojik çalışmalar için bu çalışmanın bir temel oluşturması yönündedir.
THE PREVALENCE OF ORAL MUCOSAL LESIONS IN CHILDREN: A SINGLE CENTER STUDY
Meral Ünür, Kıvanç Bektaş Kayhan, Müzeyyen Seda Altop, Zeynep Boy - Metin, Yaren KeskinPurpose: Studies regarding oral health are mainly conducted on adult population and there is a lack of epidemiologic data on the oral health of children. The purpose of this study was to evaluate the prevalence and distribution of oral lesions in Turkish children. Materials and Methods: A cross-sectional survey was carried out on total of 1041 Turkish children attended by the outpatient Oral Medicine and Surgery Department of İstanbul University.Results: Examinations were performed and 277 of whom had a total of more than 30 different type of lesions detected. The fissured tongue (3.4%) was the most frequent lesion, followed by traumatic lesions (3.2%) and the cheek biting (2.5%).Conclusions: This is the first study in Turkey on oral lesions in this age group. We hope that our study will be a baseline data for future studies and for sure there is a need for more goodquality epidemiological studies in this area.