The City in History in Respect of Human and Space
The Noiseless Voice of Akbaba Village in Beykoz: Kethuda Canfeda Hatun
Ayşenur KarademirThis study aims to discover the history of Akbaba village, which is located in the Beykoz district of Istanbul. It was named after Mehmed Efendi, who was a dervish ghazi from Mehmed the Conqueror’s army. He built a dervish lodge, tekke, worshipped there until the rest of his life, and was then buried near it. Mehmed Efendi was known as Akbaba Sultan among the public, and his tomb has been a sacred place visited by Muslims since then. Canfedâ Khatun, a ketkhuda woman of Sultan Murad III.’s harem, established a mosque and other main buildings there as part of her pious foundation, waqf, and a village arose around them at the end of the sixteenth century. That was the way the land became a residential area during the Ottoman period. However, the waqf accounting registers reveal that there was more on Canfedâ Khatun’s mind as the tekke’s followers were janissaries in Akbaba. The village stayed as the way it was until 1826 when Sultan Mahmud II abolished the ocak of janissaries, ending all their tekkes, including the one in Akbaba. As its followers were exiled, Canfedâ’s waqf lost its importance in the village. It seems that nobody remembers the significance of her waqf at Akbaba today besides the name of Canfedâ Khatun. This work explores the roots of the village through the help of archival documents, especially from the waqf accounting registers.
Beykoz, Akbaba Köyünün Sessiz Sedası: Kethüdâ Canfedâ Hatun
Ayşenur KarademirBu çalışmanın amacı; Osmanlı arşiv belgeleri özellikle vakıf muhasebe defterleri üzerinden günümüzde Beykoz ilçesi sınırlarında bulunan Akbaba köyünün tarihine katkıda bulunmaktır. Geçmişi XV. yüzyıl ortalarına dayanan köy hakkında ilk bilinen Fatih Sultan Mehmed’in fetih ordusuna katılarak başarılar gösteren Mehmed Efendi’nin o dönem boş olan bu araziye gelerek yerleştiği ve bir tekke kurduğudur. Halk arasında Akbaba Sultan namıyla tanınan Mehmed Efendi, daha sonra ismiyle anılacak bu yerde ömrünü geçirmiş, vefat edince tekkesi civarına defnedilmiştir. Efsaneleşen hayat hikayesi ve bir fetih gazisine ait olan mezarı Akbaba’yı zamanla bir ziyaret mekanına dönüştürmüştür. Böylece nüfusunun artmaya başladığı anlaşılan Akbaba’ya Sultan III. Murad’ın (1574-95) hareminin Kethüdâ Kadını Canfedâ Hatun bir cami ve çeşitli hayır eserleri yaptırmıştır. Osmanlı vakıf geleneğine uygun olarak hayır eserleri kaderine bırakılmamış, gerektiğinde ihtiyaçlarının giderilmesi için Canfedâ Hatun’un İstanbul’daki vakfına bağlamıştır. Vakfa ait muhasebe defterlerinin ortaya koyduğu vakfın köydeki tekkeyi sahiplendiği, aralarında sürekli bir ilişkinin olduğudur. Bu ilişkiyi dikkate değer kılan husus; tekkenin müridlerinin yeniçeri askerleri olmasıdır. Sultan II. Mahmud’un 1826’da yeniçeri ocağını kaldırmasıyla diğer Bektaşi tekkeleri Akbaba’daki tekkede kapatılmış, müritleri sürgün edilmiştir. Böylece tekkeyle birlikte yerleşik hayata geçiş sürecinin başladığı Akbaba’nın tarihinde yeni bir dönem başlamıştır. Bu bölümde öncelikle tekkenin köydeki hayata etkisi, Canfedâ Hatun vakfının iktisadi, sosyal ve siyasi yönleri ve vakfın özelliklerinin bâniyesinin saraydaki kimliğiyle ilişkisi değerlendirilecek, ardından köyün günümüze kadar gelen akıbeti ele alınacaktır.