Füruzan’ın Almanya Sonrası Eserlerinde Emek Göçünün Sınırında Çocuklar
Burcu Alkan, Nazan MaksudyanRoman ve öykü yazarı Füruzan 1975 yılında Alman Akademik Değişim Servisi’nin (DAAD) davetlisi olarak Batı Berlin’e geldi ve 1980 yılına kadarki beş yıl boyunca Berlin’e ziyaretlerde bulundu. Bu seyahatlerinden sonra deneyimlerini ve gözlemlerini içeren eserleri Yeni Konuklar (1977) ve Ev sahipleri (1981), çocuk kitabı Vom rotgesprenkelten Spatzen (1980) ve romanı Berlin’in Nar Çiçeği’ni (1988) yayımladı. Almanya’da geçirdiği süre boyunca emek göçü ve sınıf meseleleri üzerine bölgeler üstü bir bakış açısı kazanan yazarın ürettiği eserler bu meseleleri Türkiye’deki okurlarına da tanıttı. Yeni Konuklar ve Ev sahipleri Almanya’ya emek göçüne dair yüklü miktarda veri sağlamakta, Vom rotgesprenkelten Spatzen ve Berlin’in Nar Çiçeği ise emek göçü nedeniyle iki tarafta da oluşan büyük kültürel dönüşümlere dair incelikli değerlendirmeler sunmaktadır. Bu makale Füruzan’ın 1970’lerde Almanya’da geçirdiği zamandan sonra ürettiği eserleri ele almakta ve yazarın küresel işçi hareketliliği meselelerinde daha önceden çalışılmamış bir malzeme olarak çocukların bakış açılarını ne şekilde sunduğunu tartışmaktadır. Makale, göçmen çocukların yaşadığı ama dikkatlerden kaçan zorluklara odaklanarak onların bu deneyimlerinin toplumsal ve kültürel entegrasyona dair nasıl daha karmaşık bir gerçekliği açığa çıkardığını incelemektedir. Ayrıca göçmen çocukların farklı şekillerde olsa da kendileri gibi ötekileştirilmiş olan yaşlı Almanlarla kurdukları ilişkiler aracılığıyla özgün bir entegrasyon potansiyeline sahip olduklarını ileri sürmektedir.
Children at the Margins of Labour Migration in Füruzan’s Works After Germany
Burcu Alkan, Nazan MaksudyanIn 1975, novelist and short story writer Füruzan came to West Berlin following the invitation of the German Academic Exchange Service and spent the next five years on and off in Berlin until 1980. Following her travels, she published her journalistic essays/memoirs Yeni Konuklar (1977) and Ev sahipleri (1981), her children’s book Vom rotgesprenkelten Spatzen (1980), and her novel Berlin’in Nar Çiçeği (1988). While she gained a transregional perspective on issues concerning labour migration and class during her time in Germany, her works resulting from it introduced these subjects to her readership in Turkey. Her Yeni Konuklar and Ev sahipleri in particular provide a significant amount of data on the subject of labour migration to Germany, while her Vom rotgesprenkelten Spatzen and Berlin’in Nar Çiçeği elaborate upon the inherent large cultural shifts on both sides resulting from labour migration. This article examines the works Füruzan produced following her stay in Germany in the 1970s. It discusses the ways in which she presents the perspectives of the children as previously underexplored material on issues concerning global labour mobility. It looks at how children’s experiences reveal a more complicated reality in regards to social and cultural integration with an emphasis on the difficulties that they face and go unnoticed. Moreover, it also argues for the distinct potentialities of integration rendered possible through the relationship between the immigrant children and the elderly Germans due to a shared experience of marginalisation.
Füruzan 1975-1980 yılları arasında önce Deutscher Akademischer Austausch Dienst’in (DAAD) davetlisi olarak, daha sonra ise kendi girişimleriyle Almanya’da epeyce zaman geçirdi. Kaldığı süre boyunca Ruhr bölgesindeki madenleri gezdi ve Gastarbeiter madencilerle yaptığı görüşmeleri kaydetti. Ayrıca Batı Berlin’deki göçmen işçiler ve aileleriyle de bir araya gelerek röportajlar yaptı. Gözlemlerini ve yorumlarını Yeni Konuklar (1977) adlı kitabındayayımladı. Bunlara ek olarak hem Doğu hem Batı Berlin’de birçok Alman entelektüeli ziyaret etti ve savaş-sonrası ve bölünme-sonrası Almanya hakkındaki gözlemlerini Ev sahipleri (1981) adlı kitabında detaylandırdı. Çalışmaları her iki Almanya’da da ilgi gördü ve Wera ve Claus Küchenmeister ile birlikte, Türkiye hakkında bir çocuk kitabı olan Vom rotgesprenkelten Spatzen’i (1980) hazırladı. Son olarak Türkiye'den gelen göçmen bir aile ile yaşlı bir Alman kadınarasındaki dostluğun hikayesini anlattığı Berlin’in Nar Çiçeği (1988) kitabıyla deneyimlerini ve gözlemlerini roman formatında sundu. Bu dört eser Füruzan’ın yazarlığında bölgeler ötesi bir bakış açısı doğrultusunda önemli bir dönüşüme işaret etmekte ve onun Almanya dönemi külliyatını oluşturmaktadır.
Füruzan’ın Almanya sonrası eserleri Türkiye’den Almanya’ya işçi göçü hakkında sağladıkları verilerin niteliği ve niceliği nedeniyle edebi ve entelektüel açıdan kritik bir yere sahiptir. Bu eserler, göç deneyiminin kesişimsel doğasının kadınlar ve erkekler için, Anadolu’dan ve kent merkezlerinden gelenler için ve iki kültür arasındaki arada derede halleriyle özgün bir bakış açısı sunan çocuklar için ne şekilde farklılıklar gösterdiğine dikkat çekmektedir. Yazarın çalışmalarının çizdiği farklı tablo Alman toplumunda kabul edilegelmiş tipik Gastarbeiter imajına karşı Türkiye'den gelen göçmenler hakkında daha incelikli bir anlayışı teşvik etmektedir. Özellikle çocuklarla yaptığı röportajlar farklı analiz olasılıkları sunması açısından yeni ve yenilikçidir.
Füruzan eserlerinde Türkiye’den gelen göçmenlerin günlük yaşamlarında -hem evde hem işte- yüksek seviyelerde stres yaşadıklarını göstermektedir. Bahsi geçen göçmenler misafirperver olmayan bir toplumda güvensiz ve güvencesiz varoluşları nedeniyle sürekli baskı altındadırlar. Ayrıştırılmış hayatlar yaşamakta ve yeni “vatanlarında” ayrımcılığa uğramaktadırlar. Alman ev sahipleriyle eşit şartlarda olmayan etkileşimleri aidiyet duygularını kaybetmelerine, kimlik duygularında parçalanmalara ve “ev”de olma hissinden yoksun kalmalarına neden olmaktadır. Adaletsiz bir sosyal gerçeklikte yaşadıkları güvencesizlikler uyum sağlamalarını sorunlu bir hale getirmektedir. Sonuç olarak bu “misafirler” reddedilme hissiyatı karşısında mesafelerini korudukları ve etkileşimden kaçındıkları için entegrasyon olasılığı da zayıflamaktadır. Füruzan’ın “Almanya eserleri” bir yandan Türkiye'den gelen göçmenler ile Alman ev sahipleri arasındaki karmaşık dinamikleri ortaya koyarken diğer yandan Almanya’nın çok kültürlü bir toplum olarak geleceğinin fay hatlarına da dikkat çekmektedir.
Ayrıca bu eserler göçmen çocukların da ebeveynlerini rahatsız eden ayrımcılık, baskı ve arada kalmışlıktan eşit derecede mustarip olduklarını göstermektedir. Çocukların yaşadıkları ihmallere değinmekle kalmayıp onların çok kültürlü bir Almanya için hem misafirler hem ev sahipleri açısından ne kadar önemli olduklarının da altını çizmektedir. Dahası, bu eserler çocukların bakış açıları, yabancı bir ülkedeki arada kalmışlık halleri, gerçek bir entegrasyona yönelik arzuları ve yeni vatanlarındaki geleceklerine dair dirençli ve umutlu bakış açılarıyla ne kadar yüksek bir farkındalığa sahip olduklarını da ortaya koymaktadır. Füruzan değerlendirmelerinde göçmen çocuklar ve yaşlı Almanlar arasındaki yakın ve içten ilişkilerin mümkün kıldığı çok kültürlü entegrasyonun kendine özgü olasılıklarını da sunmaktadır. Ortak kırılganlık ve ötekileştirme deneyimleri bu iki grup arasındaki kültürel ve sosyal bariyerleri yıkmakta ve her iki taraf için de olumlu bir gelecek imkânı vaat etmektedir. Bu minvalde aradaki dinamiklerin karmaşık yapısını irdelemekte ve yeni bir bakış açısıyla ele almaktadır.