Zahiri orijinalitesi ne olursa olsun, her yeni felsefe az çok doğrudan doğruya yapılacak bir sıralama ile kendisinden önceki doktrinlere bağlanır. Fakat aynı zamanda, o yekten âşikâr olmasa bile, evvelki doktrinlere bağlılığından geri kalmayacak şekilde daha umumî şartlarla, içtimai şartların bütünü ile bağlılık halindedir. Dinî, iktisadi ve zihnî hâdiselerin, bir kelime ile çağdaş muhitin bu sistem üzerine tesiri, sistemin onların üzerine tesiri kadar açıktır. Şu halde bu sistemi kendi kendisine yeler bir bütün gibi yoklamak kâfi değildir. Daha büyük bir bütünün parçası olan bu bütün, kendi ana vasıflarım aydınlatan daha geniş bir bütün içine konulmalıdır.
Auguste Comte'un sık sık hatırlatmaktan pek hoşlandığı bu tarihi usul kaidesi kendi sistemine pek iyi tatbik edilir. Doktrinin mümkün olduğu kadar tam bir şuuruna varabilmek, umumi istikametini takdir etmek. müellifin filân veya felân bölüme verdiği ehemmiyeti anlamak için yalnız metnin yoklanması kâfi değildir. Doktrinin içinde doğduğu tarihi şartları, devrindeki fikirlerin umumî hareketini, feylesofun zihniyeti üzerine vaki her çeşit tesirleri de göz önüne almak gerektir. |