Batı Medeniyetinin Temelleri

DOI :10.26650/AB/AA7.2022.063   
YazarA W. F. Blunt
ÇevirmenPhil. Müzehher Erim

Bu küçük kitap Klâsik Filo'oji öğrencilerinin ihtiyaçları göz önünde tutularak bundan G-7 yıl önce hazırlandı. Çeşitli sebeplerden ancak bu yıl basılabilmekte ve Fakültemiz yayınları arasında mütevazı yerini almaktadır.
Fakültemizin en genç bölümü olan Klâsik Filolojide hemen ilk kuruluş yıllarından beri yalnız ders vermekle kalmayıp ayni zamanda hepimize her bakımdan paha biçilmez yardımlarını esirgememiş ve önderlik etmiş olan hocam Mr. G. E. Bean, Bölümümüz için hazırlanan ders kitapları arasında, A. W. F. Blunt’ın “The Ancient World and Its Legacy to Us” adlı eserinden bizi ilgilendiren parçaladı öğrencilerimize yarayacak şekilde Türkçeye aktarmamı uygun bulmuştu. Çünkü Bölümümüz öğrencilerine, Klâsik Filolojinin konusunu teşkil eden eski "Yunan ve Roma medeniyetlerini bizce önemli olan bir açıdan kısaca ve topluca anlatmak gerekiyordu.
Klasik Filoloji öğretiminin amacı nedir? Yalnız eski Yunan ve Lâtin dillerini öğretmek gibi sırf filolojik bir kaygı mı? Yoksa eski Yunan ve Romanın tarih ve edebiyatlarını da kapsayan ve az çok diğer yabancı “Filoloji’lere benzeyen, daha geniş, daha çok yönlü bir bilgi alanının incelenmesi mi? Dil, tarih, edebiyat, hattâ felsefe, sanat... Şüphesiz bunların hepsi Klâsik Filoloji eğitimine giren konulardır. Ama hiçbiri de klâsik eğitimin asıl amacı değildir. Asıl amaç çok daha geniş ve derindir. Bugünkü Batı medeniyeti, düşüncesi, biçimi, sanatı ile, bütün sosyal, politik ne hukuki müesseseleri ile her şeyini eski Yunan ve Roma medeniyetlerine borçludur. Batıda eski Yunanca ve Lâtince öğretimi işle bu sebepten eğitimin belkemiğini teşkil etmiştir; bundan dolayı klâsik eğitim o derece büyük ve yaygın bir önem kazanmıştır; eski Yunan ve Romaya karşı bu yüzden sonsuz bir sevgi ve saygı, derin bir hayranlık beslenmektedir.
Memleketimiz Tanzimattan beri bir Batılılaşma çabası içindedir. Fakat ne yazık ki o zamandan bu yana Batı ile temasımız ancak Batı'nın son aldığı şekle inhisar etmiştir. Halbuki Batıyı bugünkü Batı yapan, eski Yunan ve Roma'da temeli atılmış kök prensiplerin, Rönesans (Yeniden Doğuş)la tekrar ortaya çıkması, ele alınması ve bütün ileri adımların o esaslara dayanarak atılması olmuştur. Doğu neden geri kalmıştır? Batı nasıl ilerlemiş ve bugünkü medeniyet seviyesine ulaşmıştır? Eğer biz de gerçekti n Batılı bir medeniyete erişmek istiyorsak, işte bu neden ve nasıl sorularını kökten araştırmalıyız. Batı medeniyetini dıştan gördüğümüz gibi almaya çalışmak, yüzeyde kalmaya ve başarısızlıkla sonuçlanmaya mahkûm boşuna bir çaba olur. Bu kitapta kuşbakışı olarak, özet halinde verilen bu temel prensipleri inceleyip öğrenmek ve öğretmek, onları gerçekten kendi malanız yapmak hepimizin borcumuz olmalıdır. Ancak böyle şuurlu ve idrakti bir şekilde gerçek Batılılaşma yoluna girebiliriz.
Gerek öğrencilerimizin gerek ilgi duyan diğer okuyucuların istifadesine sunulan bu kitapta Yunan ve Roma tarihi ana hatlar halinde, özlü olarak anlatılmakta ve bu milletlerin iyi ve kötü taraflarıyla gündelik hayatlarına da temas edilmekle birlikte Avrupa medeniyetine hangi hususlarda öncülük ettiği belirtilmektedir. İnsan denilen şeyin, yani ferdin kıymeti eski Atina'da anlaşılmıştır. Ferde hürmet, yani hürriyet fikri, ferdin düşüncesine saygı, yani fikir hürriyeti, ferdin kendi kendini olduğu gibi içinde yaşadığı toplumu da idare etme hak ve ödevine dayanan siyasî sistem, yani demokrasi. Atina'da doğmuştur. İnsan fikri ve ruhuyla ilgili birçok şeyler de orada gelişmiştir. Felsefenin beşiği orasıdır. Yunan filozofun aynı zamanda müsbet ilmin de temelin' atmışlardır. Yazarları ve düşünürleri bir taraftan, mimar, ressam ve heykelcileri diğer taraftan, öylesine eşsiz bir sadelik ve açıklık, o derece saf fakat aynı zamanda o kadar kusursuz güzellikte eserler meydana getirmişlerdir ki bugün dahi bu alanlarda en büyük bilgiyi onlardan öğrenmek, onları örnek edinmek, onların koydukları kurallara dayanmak gerekir. Atina o eski çağlarda nasıl bütün Yunan âleminin okulu olduysa sonra da politika, düşünce, bilim, edebiyat ve her türlü sanatta bütün medeni âlemin okulu olmuştur.
Felsefe ve edebiyatta Roma. Yunan tesiri altında kalmış, kendine has eserler vermekle beraber gene de Yunan örneklerine uymuştur. Zaten Romalılar sanat adamı olmaktan ziyade pratik hayat adamı idiler. Gündelik yaşayışa ait bazı prensipleri ve idealleri vardı. Fevkalâde hükûmet adamı ve ordu teşkilâtçısı idiler. Bundan başka mimarîde çok çeşitli, çok güzel örnekler yarattılar. İmparatorluğu sık bir yol şebekesiyle ördüler. Fakat sonraki çağlara bıraktıkları mirasların belki en önemlileri Koma Hukuku ve Lâtin dilidir. Roma Hukuku bugün hâlâ birçok Avrupa memleketlerinde kanunun esasını teşkil eder. Lâtin dili ise bir anlamı doğru re dakik olarak ifade edebilen tek ve rakipsiz dildir. Bundan dolayı yüzyıllar boyunca Avrupa’nın bilim dili olarak kalmıştır. Yunanlılar insanlara gerçek ve derin düşünceyi. Romalılar ise açık ve tam ifadeyi öğrettiler. Bu noktaları açıklayan kitabımız Avrupa’da barbar istilâlarına ve Doğu Roma'ya yani Bizans'a da kısaca göz attıktan sonra bugünkü Batı medeniyetinin bize, kaynak itibariyle Yunanlılardan fakat yapısı itibariyle Romalılardan miras olduğunu söyleyerek sona eriyor.
Verilen genel bilgiyi destekleyici haritaların ve sözü edilen konuları aydınlatmaya yarayacak resimlerin kitaba konması gerek Bölüm Baş kanımız Prof. Faruk Perek ve gerekse hocamız G. E. Bean tarafından uygun göl ölmüştür. Haritaları klâsik geleneğe uyarak ve bazı karışıklıkları önlemek için Lâtince isimlendirdik.

KonularHistory

BİLGİ


E-ISBN978-605-07-0891-2
YayıncıIstanbul University Press
Yayın Tarihi20.02.1965
Kapak (PDF)
Tam Metin (PDF)

ABONE OL




PAYLAŞ




İstanbul Üniversitesi Yayınları, uluslararası yayıncılık standartları ve etiğine uygun olarak, yüksek kalitede bilimsel dergi ve kitapların yayınlanmasıyla giderek artan bilimsel bilginin yayılmasına katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. İstanbul Üniversitesi Yayınları açık erişimli, ticari olmayan, bilimsel yayıncılığı takip etmektedir.