İstanbul Üniversitesi Rektörü O. Prof Cemil Bilse! imzasıyla 15 Nisan 1940 da Rektörlükte, İstanbul Üniversitesi fakültelerinin kuruluş tarihlerini ilmi olarak tespit için araştırma ve çalışmalarda bulunmak üzere seçilen komisyon toplantısına gelmem bildiriliyordu. Toplantı 19 Nisanda yapıldı ve bu mevzular etrafında ve esas kaynaklar üzerinde nasıl çalışılması lâzım geldiği konuşuldu. İstanbul Tıp Fakültesi tarihinin Istan bulda Fatih zamanından başlatılması üzerinde 1930 senesinden beri araştırmalara devam ediyor ve bu arada bilhassa ilimler ve ince sanatlar tarihimizi ilgilendiren vesikalar çıktıkça da topluyorduk. İstanbul Üniversitesi tarihinin de İstanbul alınmasından itibaren başlatılması doğru idi. Ve bilhassa medreseler öğretimi ve âlimler üzerinde de birçok malzeme toplanmıştı. Zaten bu gibi bilgilerin arandığı nispette çıktığı görülüyordu. Araştırmalarımız bu üç yolda toplanınca sıralanan ve tasnif edilen bu noktalar İstanbul’da Üniversitenin bu günkü anlamında Fatih zamanında kurulduğuna şüphe bırakmıyordu. Bu yönden çalışmağı yanda bırakmadık. Başta İsmail Hakkı İzmirli, Fatin Gökmen, Şerefeddin Yaltkaya. Tahsin öz, Adnan-Adıvar, Osman Ergin, Zarif Orgun, Akil Muhtar özden, Tahir Harimi Balcıoğlu, Hazmi Tura ve sahile altlarında hürmetle isimleri sayılanlar ve kütüphaneler müdürleri olduğu halde bana medreselerimizin başlangıç tarihi üzerine gerek teşkilât ve gerek ilmi meselelerde olsun çok büyük yardım gösterdiler. Bu eserin meydana gelmesinde hakikaten benim kadar çalıştılar. Tıp fakültemiz tarihinin yazılışında da hocam O. Prof. Dr.Akil Muhtar özden Tıp Fakültemizin Fatih zamanından itibaren yürütülmesi lüzumu üzerinde durarak son 35 senelik Fakültedeki hayatı zamanına ait bütün tarihi noktaların bildirilmesinde değerli yardımlarını esirgemeyeceklerini vâd ederek o çalışmaya iştirak ettiler. Parise ihtisasımı tamamlatmak için şahsen gönderdiklerinde (bu memlekete avdette biraz da ilim için çalış) buyurmuşlardı. Bunu yapmağı bütün hayatım için bir çalışma programı olarak seçmiştim ve bana çok cesaret vermişlerdi. İşte bu suretle Tıp Fakültesi tarihinin de ana hatlarının yazılması bitmek üzere iken Fatih devrindeki külliye (Üniversite) hayatımızı ilgilendiren mevzuların da incelenmesi ilerlemiş bulunuyordu. 1943 senesinde İstanbul Üniversitesi kuruluş tarihinin, Fatih Sultan Mehmed'in 31 senelik hükümdarlık zamanına ait kısmının oldukça yazıldığını Rektörlüğe bildirdim. Basılması uygun görüldü ve basımevine verildi. Basımevlerinin yeni siparişler karşısında zor durumları bu 25 formalık eserin basılmasını bugüne kadar geciktirdi. Bu konumuz hakkında hayırlı da oldu. O gün olduğu gibi yine araştırmalarımıza devam ediyor ve yeni bulguları da sırası gelen bahislere katıyorduk. Fakat basılan formalara bu yeni malzeme giremiyordu. Bu noktalarda farklar ve eksikler görülecektir. Bu kitabı ele alacaklar, Fatih Sultan Mehmed zamanındaki ilim hayatımızı bütün açıklığıyla gösterecek bir eserle karşılaşmadıkları düşüncesine varmak isteyeceklerdir. Bunu, bu toplama için bir bahtiyarlık sayarım. Fakat içinde bazı yanlışlıklar görecek olanlar eğer bu bahsi biliyorlarsa neden bize bir mehaz mahiyetini alacak bir yayında bulunmadıklarının da cevabını kendi kendilerine vermelidirler. Eğer tenkitlerinde çok haklı ve samimi olurlar da bizi ikaz ederlerse minnettarlığımıza son olmayacaktır. Sonra unutmamalıdır ki bunu bir eser olarak değil bir mehaz olarak veriyorum. Toplayabildiğim malzeme ancak sıralanmıştır. İleride daha büyük salâhiyetle çalışacak olanlara bir bibliyografi mahiyetindedir. Bütün siyasi ve askerî tarihlerimiz arasında ilmi bahisler hakkında ne kadar az bilgi olduğu herkesin malûmudur. İstanbul kütüphanelerinin esasını teşkil eden, o asırda ellerde dolaşan ilmi eserlerin programlı bir surette ve boş yerlerinde metin harici notlar ve diğer kaynakların toplanması imdadımıza yetiş-meşe idi bu eser meydana gelemezdi. Bunun ne emekler mahsulü olduğunu her sahile altındaki bibliyografiye ayrıca göz atmakla anlamak mümkün olacaktır. Şunu da belirtmek isterim ki bu araştırmalarım esnasında naçiz olarak ortaya koyduğum şu toplamaya benzer bir iki mehazımız olsaydı yapacağımız işte daha aydınlanırdık. Hem yazmanın ve hem ona ilk defa bir şekil vermenin zorluğu ise meydandadır. Bu eseri toplarken baş vurduğum pek çok arkadaşlarım ve büyüklerimden ne kadar kolaylık gördüğümü asla unutmayacağım. Şu toplama onlara minnettarlığımın bir delildir. Bunların kimler olduğu bibliyografide görülecektir. Acaba hiç zorluk görmedim mi? Onu da burada yazmağı doğru bulmuyorum. Eseri inceleyecek olanlar yerinde bir tek üzüntümün belki farkında olabilirler. Bu toplama, bir konunun başlangıcıdır. Tamamlanması doğru olur. Bunu belki yapacaklar geç kalabilir ihtimalini düşünerek Tahir Harimi, Osman Ergin ve Fatin Gökmenden aldığım fikirleri başa ve sona sıraladım. Bu başlangıcın devam etmemesi ihtimalini bu ilâveler şimdilik tamamlamış olacak. |