Bizde, kırk elli sene önce başlayan sosyoloji hareketlerinin iki büyük temsilcisi vardır : Prens Sabahattin ve Ziya Gökalp. Birincisi Le Play’nin kurduğu cemiyet ilmi (Science sociale) mektebinin. İkincisi de Auguste Comte’un kurup, Durkheim’in geliştirdiği sosyoloji mektebinin fikirlerini yaymıştır. Memleketimizdeki bu hareketleri iyice kavramak istersek, her şeyden önce bu harekete temel olan ilk kaynaklara kadar gitmek gerekir. Sosyoloji veya «cemiyet ilmi» bütün dünya için yeni bir ilim sayılır. Bilindiği gibi bu ilim bundan yüz, yüz yirmi yıl kadar önce Fransa'da doğmuştur. Gerçekten 1789 ihtilâlinden sonra buhranlar içinde kıvranan ve bir türlü muvazenesini bulamayan Fransa’da, aydınlar bütün dikkatlerini cemiyet meseleleri üzerine çevirmişlerdi. Fizikçiler, matematikçiler, hekimler, mühendisler, hukukçular, iktisatçılar, devlet adamları, hep bu meseleyi münakaşa ediyorlar. Hasta cemiyetin derdine bir deva arıyorlardı. İşte sosyoloji veya «cemiyet ilmi» Fransa’da, tam bu ihtilâl sıkıntıları arasında doğmuştur. Denebilir ki tarih boyunca birçok sıkıntılar, ihtilâller olmuştur. Cemiyetlerin, sosyal olayların ilim görüşüyle tetkiki demek olan sosyoloji neden daha o zamanlar belirememiş? Çünkü o devirlerde «cemiyet ilmi» nin doğması için gereken şartlar hazır değildi. Nitekim insanlık tarihine bir göz atarsak toplulukların devir devir büyük buhranlara, sıkıntılara uğradıklarını, her devirde de bu buhranları, sıkıntıları kısmen olsun önleyecek peygamber, hâkim, filozof, devlet adamı gibi çeşitli tiplerin belirdiklerini görürüz. Ama bu türlü buhranların devasını ilimde arayan. Bu maksatla da cemiyet olaylarını ilim görüşüyle tahlil eden bir sosyolog tipinin belirmesi için XIX uncu yüzyılı beklemek lâzımdı. Gerçekten sosyoloji ilminin, dolayısıyla sosyolog tipinin belirebilmesi için en aşağı iki şart lâzımdı: Birincisi cemiyet olaylarının diğer tabiat olayları gibi bir düzene, bir determinizme tâbi olduğu fikrinin ruhlarda yerleşmesi, kök salması; İkincisi de ilimlerin doğuşunun bir düzene tâbi olmasıdır. Başka bir deyimle konuları karmaşık (complexe) olan ilimlerin doğması, konuları daha basit olan diğer ilimlerin doğmasına bağlıdır. İlk şartı, yani cemiyet olaylarının diğer tabiat olayları gibi bir determinizme tâzi olabilecekleri fikrini, Condorcet, Montesquieu gibi XVIII inci yüzyılın ansiklopedistleri hazırlamışlardı. Beri taraftan matematik, astronomi, fizik ve kimyadan sonra XIX uncu yüz yılın başlarında biyoloji doğunca ikinci şart da hazırlanmış oldu. Artık ilimler düzeni bakımından da sosyolojinin doğmaması için hiçbir sebep kalmaz. İşte ihtilâlden sonra bir türlü belini doğrultamayan Fransa’nın bu hasta haline aydınlar devâ ararken, zaten kurulması için gereken bütün şartları haiz bulunan sosyoloji Le Play’le Auguste Comte’un elinde doğuverdi. |