İlim Halkalarından Vakıfla Desteklenen Kurumlara: Eyyûbî ve Memlük Kahiresi’nde Amr b. Âs Camii’nin Zâviyeleri
Muhammet Enes MidilliModern literatürde çoğunlukla sûfîlerle ilişkilendirilen zâviyeler, zaman zaman hankah ve ribâtla aynı yapıya işaret etmekle birlikte daha ziyade şehir merkezlerinin dışında ve geçiş güzergâhlarında kurulan, hankaha kıyasla mimari ve teşkilatlanma bakımından daha mütevazı olan sûfî kurumları olarak tanımlanmışlardır. Bununla birlikte Mısır ve Bilâdüşşam şehirlerinin merkezî camilerinin içerisinde şer‘î ilimlere dair vakıfla desteklenen derslerin yapıldığı ve müderrisine düzenli tahsisat sunan müesseseleri ifade etmek üzere de zâviye terimi kullanılmıştır. Bu makalede, Kahire’de Amr b. Âs Camii’nde bulunan sekiz zâviyenin ve özellikle bunların en önemlisi olan İmam Şâfiî Zâviyesi’nin tarihi, vakıfları ve geçirdiği dönüşümler inceleme konusu edilmiştir. Bu zâviyelerin tarihi hakkında İbn Dokmak ve Makrîzî’nin hıtat türü eserlerinde yer alan kayıtlar incelenmiş, bu kayıtlar dönemin diğer tarih ve tabakat kaynaklarındaki bilgilerle mukayese edilmiştir. Buradan yola çıkarak Mısır-Şam bölgesinde cami zâviyelerinin, sûfî kurumu olan zâviyelerden farklı bir müessese türüne işaret ettiği ve önceleri sadece âlimlerin camilerde şahsi imkânlarıyla sürdürdüğü ilim halkalarını ifade eden zâviyelerin Mısır’da medreselerin yaygınlaşmaya başladığı 6./12. yüzyıldan itibaren vakıfla desteklenen birer ilim kurumuna dönüştükleri tespit edilmiştir.
From Learning Circles to Endowed Institutions: Zāwiyas of the Mosque of ʿAmr b. al-ʿĀs in the Ayyubid and Mamlūk Cairo
Muhammet Enes MidilliZāwiya, as a polysemous term, refers to a Sufi institution, as well as to the concepts of khanqāh and ribāṭ (Sufi lodges). On the other hand, however, it also denotes more modest architectural and organizational institutions built in suburban areas. Nevertheless, the term zāwiya has also been employed in the Syro-Egyptian region for describing the institutions of the central mosques of cities, in which scholars and their lessons in religious disciplines were supported regularly by endowments. This article deals with the eight zāwiyas of the Mosque of ʿAmr b. al-ʿĀs in Cairo, and particularly the most significant of them, the Zāwiya of Imām al-Shāfi‘ī. By analyzing the narratives of two major khiṭaṭ (topographical urban history) works compiled by Ibn Duqmāq and al-Maqrīzī and comparing them with other chronicles and biographical dictionaries of the period, this article argues that the mosquezāwiyas differed from the Sufi zāwiyas and that the zāwiyas, which formerly only denoted study circles held by scholars with their own initiatives in the mosques, turned into endowed, long-lasting, and prestigious institutions of learning with the proliferation of madrasas in Egypt during the 6th/12th century.
Mısır’ın müslümanlar tarafından fethinin hemen ardından inşa edilen Amr b. Âs Camii’nde başta Şâfiî mezhebinin kurucusu Muhammed b. İdrîs eş-Şâfiî (ö. 204/820) ve talebeleri olmak üzere hicrî ilk asırlardan itibaren âlimler ilim halkalarını kurmuşlardır. Önceleri camilerde kurulan bu tür halkaları ifade etmek üzere kullanılan zâviye terimi Mısır’da medreselerin yaygınlaşmaya başladığı 6./12. yüzyıldan itibaren vakıfla desteklenen ilim kurumlarını ifade etmeye başlamıştır. Mısır ve Şam bölgesinde Emeviyye Camii, Mescid-i Aksâ ve Amr b. Âs Camii başta olmak üzere Kahire Dımaşk, Kudüs ve Halep gibi şehirlerin merkezî camileri içerisinde vakıfla desteklenen derslerin yapıldığı müesseseleri ifade etmek üzere bu terim kullanılmıştır. Bu makalede Kahire’de Amr b. Âs Camii’nde kurulan sekiz zâviye (İmam Şâfiî/ Haşşâbiyye Zâviyesi, Mecdiyye Zâviyesi, Sâhibiyye Zâviyesi, Kemâliyye Zâviyesi, Tâciyye Zâviyesi, Muîniyye Zâviyesi, Alâiyye Zâviyesi ve Zeyniyye Zâviyesi) ve bilhassa İmam Şâfiî Zâviyesi’nin tarihi ve vakıfları ele alınmıştır.
Bu zâviyelerin tarihi hakkında derli toplu bilgi veren iki kaynak bulunmaktadır. Bunların ilki İbn Dokmak’ın (ö. 809/1407) el-İntisâr li-vâsıtati ‘ikdi’l-emsâr’ı, ikincisi ise Makrîzî’nin el-Hıtat ismiyle meşhur olan el-Mevâ‘iz ve’l-i‘tibâr fî zikri’l-hıtati ve’l-âsâr adlı eseridir. Her iki müellif de Memlükler döneminde Kahire’nin tarihi ve topografyası hakkında telif ettikleri eserlerinde tespit edebildikleri kadarıyla Amr b. Âs Camii’ndeki zâviyelerin kuruluş tarihleri, vâkıflarının isimleri, hangi ilimlerin eğitimi için vakfedildikleri, vakıf mülkleri ve camideki konumları hakkında bilgi vermişlerdir. Ancak İmam Şâfiî Zâviyesi’nin vâkıfı, kuruluş tarihi ve zâviyeye vakfedilen mülkler gibi hususlarda daha ayrıntılı bilgi bu iki hıtat eserinde değil Sehâvî’nin (ö. 902/1497), hocası İbn Hacer el-Askalânî’nin Mısır kadılarının biyografilerini ele aldığı Ref‘u’l-isr an kudâti Mısr adlı eserine yazdığı zeylde bulunmaktadır. Sehâvî, Mısır’ın Şâfiî kâdılkudâtlarından Alemüddin el-Bulkînî’nin (ö. 868/1464) hayatı hakkında bilgi verirken onun İmam Şâfiî Zâviyesi’nde müderrislik yaptığını belirtmiş, daha sonra bir fasıl (fâide) açarak zâviyenin tarihi ve müderrisleri hakkında ayrıntılı bilgiler vermiştir. Makalede İbn Dokmak ve Makrîzî’nin hıtat türü eserlerinde yer alan kayıtlar başta Sehâvî’nin bahsi geçen zeyli olmak üzere dönemin diğer tarih ve tabakat kaynaklarındaki bilgilerle mukayese edilerek incelenmiştir.
Cami zâviyeleri ve özellikle İmam Şâfiî Zâviyesi hakkındaki bu inceleme zâviye-tasavvuf ilişkisi, zâviye-fıkıh ilişkisi, zâviye-vakıf ilişkisi ve zâviyenin muteberliği meseleleriyle irtibatlandırılabilir. Her ne kadar modern çalışmalarda zâviye terimi genellikle şehir merkezlerinin dışında kurulan, belirli bir şeyh ve ona bağlı dervişlere tahsis edilen ve hankaha kıyasla daha mütevazı olan sûfî kurumlarını ifade etse de Memlükler döneminde Mısır-Şam bölgesinde telif edilen eserlerde görülen zâviye terimi her zaman bu tür müesseseleri ifade etmeyebilir. Zira zâviye kelimesi, camilerin içerisinde bulunan çeşitli ilimlere dair düzenli derslerin yapıldığı eğitim mekânlarına da işaret ediyor olabilir. Dolayısıyla bu dönemde Kahire şehri için bir eğitim kurumları tipolojisi hazırlanacak olursa cami zâviyeleri, sûfî kurumu olan zâviyelerden farklı bir müessese türü olarak değerlendirilmelidir.
Cami zâviyelerinin fıkıh eğitimiyle ilişkisine gelince bu mekânların çoğunlukla fıkıh ilminin tedrisi için vakfedildiği ve bu bağlamda George Makdisi’nin zâviyeyi tıpkı medrese gibi bir “hukuk okulu” olarak gören yaklaşımının önemli ölçüde doğru olduğu söylenebilir. Ancak Amr b. Âs Camii’ndeki örneklerde görüldüğü üzere zâviyeler fıkıh ilminin yanı sıra usûlü’d-dîn ve mîâd dersleri için de vakfedilmişlerdir. Örneğin İbn Hacer el-Askalânî Ref‘u’l-isr’da Vecîhüddin el-Behnesî’nin (ö. 685/1286) hayatı hakkında bilgi verirken onun Mecdiyye Zâviyesi’nin müderrisliğine tayin edildiğini, burada verdiği açılış dersinde önce camiye gelen herkese açık, umumi bir ders verdiğini, ardından da vâkıfın şartına uygun olacak şekilde “usûlü’d-dîn”e dair hususi bir ders verdiğini kaydetmiştir. Diğer taraftan camideki Alâiyye ve Zeyniyye zâviyeleri ise hadis ve tefsire dair metinler üzerinden nasihat içerikli derslerin yapıldığı mîâd meclisleri için vakfedilmişlerdir. Dolayısıyla cami zâviyelerinin mutlak anlamda sadece fıkıh eğitimine hasredilmiş mekânlar olmadıkları söylenebilir.
Kahire, Dımaşk, Halep ve Kudüs gibi şehirlerde camilerdeki ilim halkalarının belirli bir dönemden sonra vakıflarla desteklenir hâle gelmesi ise cami zâviyelerinin kurumsallaşması bakımından özellikle önemlidir. Eyyûbîler ve Memlükler döneminde Amr b. Âs Camii’nde kurulan zâviyeler, daha önceki dönemlerde camilerde âlimlerin kişisel tercihleriyle başlattıkları, çoğunlukla bir tahsisat almadan gönüllü olarak sürdürdükleri ve dilediklerinde sona erdirdikleri ilim halkalarından farklılaşmaktadır. Öncelikle zâviyeler cami içerisinde kendilerine ayrılmış belirli bir mekâna, muhtemelen bir tür kapalı hücreye veya eyvâna sahiptirler. Makrîzî ve İbn Dokmak’ın her bir zâviyenin camideki mekânını özellikle zikretmesi ve Selâhaddin Eyyûbî’nin İmam Şâfiî’nin ilim meclisini kurduğu mekânın üzerine bir maksûre inşa ettiğinin belirtilmesi bu bağlamda değerlendirilmelidir. Üç yüzyılı aşan bir süre boyunca İmam Şâfiî Zâviyesi’nin müderrislerinin düzenli bir şekilde takip edilebiliyor oluşu da buradaki vakfın, dersin ve müessesenin sürekliliğini göstermektedir.
Son olarak Kahire’nin mimari olarak görkemli ve zengin vakıflara sahip medreseleriyle karşılaştırıldığında Amr b. Âs Camii’nin içinde bulunan bir zâviye daha önemsiz ve kenarda kalmış bir ilim mekânını çağrıştırabilir. Ancak İmam Şâfiî Zâviyesi, Selâhaddin Eyyûbî gibi önemli bir hami ve vâkıf tarafından Şâfiî mezhebinin kurucusu Muhammed b. İdris eş-Şâfiî’nin ilim halkasını kurduğu mekâna vakfedilmiştir. Ayrıca zâviyenin müderrisliği Kahire’de Şâfiî ulemânın en önde gelen ismine şart koşulmuş ve bu mansıba tayinler bizzat sultan tarafından yapılmıştır. Başta Benî Cemâa ve Bulkînî ailesinin mensupları olmak üzere Şâfiî ilim çevresinin seçkin isimleri zâviyede müderrislik yapmışlardır. Bütün bu hususlar İmam Şâfiî Zâviyesi’nin Kahire ilim kurumları arasındaki muteber konumunu teyit eder niteliktedir.