Tradition of Knowledge in the Mamluk Period – II
The Justification of Political Power in Ibn Taymiyya’s Thought: An Alternative Approach to the Nature of Political Order
Mehmet Akif KayapınarThe classical Islamic political theory or caliphate model, which had largely matured in the fifth/eleventh century, was built on the understanding of the “imam” who had to meet certain conditions. Neither al-Māwardī nor al-Juwaynī and al-Ghazālī departed from this imam-centered theory of caliphate, although they did accept some changes in these conditions in accordance with changing historical circumstances. On the other hand, Ibn Taymiyya, although he remained faithful to the same model in some respects (in some of his works), in his works al-Siyāsa al-sharʿiyya and al-Hisba fī al-Islām, outlined a framework that was not imam-centered and considered political governance as a whole. In this framework, the origin of governance is the collective (fard al-kifāya) responsibility of al-amr bi-l-maʿrūf wa-l-nahy ʿan al-munkar, which is imposed on the entire ummah. The Ummah carries out this responsibility through its trustees, that is, through a specialized administrative staff. In this way, a relationship of dependency and legitimacy is established between the society and the administrative staff. On the basis of this relationship, there is not a transfer of “right” but a transfer of “responsibility”.
İbn Teymi̇yye’ni̇n Düşüncesi̇nde Si̇yasal İkti̇darin Gerekçelendi̇ri̇lmesi̇: Si̇yasal Düzeni̇n Mahi̇yeti̇ne Dai̇r Alternati̇f Bi̇r Yaklaşım
Mehmet Akif Kayapınar5./11. yüzyılda büyük ölçüde istikrar bulmuş olan klasik İslam siyaset kuramı ya da hilafet modeli belli şartları taşıması icap eden “imam” anlayışı üzerine inşa edilmişti. Değişen tarihsel durumlar uyarınca söz konusu şartlarda bazı değişiklikleri kabul etmiş olsalar da ne Mâverdî ne de Cüveynî ve Gazzâlî söz konusu imam-merkezli hilafet kuramından ayrılmamışlardı. Buna mukabil, bir açıdan (bazı eserlerinde) aynı modele sadık kalmış olsa da İbn Teymiyye es-Siyâsetü’ş-şerʿiyye ve el-Hisbe fi’l-İslâm adlı eserlerinde imam-merkezli olmayan ve siyasal yönetimi bir bütün olarak ele alan bir çerçeve çizmiştir. Bu çerçevede yönetimin menşei tüm ümmete kolektif (farz-ı kifâye) olarak yüklenmiş olan emir bi’l-maʿruf ve nehiy ani’l-münker sorumluluğudur. Ümmet bu sorumluluğu vekilleri, yani bu hususta uzmanlaşmış bir yönetim kadrosu eliyle yerine getirir. Böylelikle toplum ile yönetim kadrosu arasında bir bağımlılık ve meşruiyet ilişkisi kurulmuş olur. Bu ilişkinin zemininde ise bir “hak” devri değil, bir “sorumluluk” devri vardır.