Turkish Foreign Policy During Ataturk’s Era 1920-1938: Caucasia, Balkans, Middle East From Political, Economic, Social and Cultural Aspects
Relations of the Republic of Turkey and Bulgaria During Ataturk’s Era
Bülent Yıldırım, Harun BekirThe Turkish War of Independence was the beginning of the end of the Treaty of Versailles, signed between the victorious and defeated states after WWI. Therefore, Bulgaria was very interested in the Turkish War of Independence because it gave them hope for their own fate. Turks expelled the occupying forces from Anatolia and successfully concluded the War of Independence, after which Turkey maintained good relations with Bulgaria. The Bulgarian Government appointed Todor Markov as the official ambassador to Turkey on August 31, 1923, following the signing of the Treaty of Lausanne on July 24, 1923. After all these developments, it had been high time that Bulgaria and Turkey signed a friendship agreement. The two-year talks resulted in a five-article Friendship Agreement, Additional Protocol, and Residence Agreement on October 18, 1925. The Ankara Agreement and its additional protocol and Residence Agreement entered into force on August 17, 1926, followed by trade agreements paving the way for dynamic relations. The two countries signed the Treaty of Neutrality, Conciliation, Judicial Settlement, and Arbitration on March 6, 1929. The political relations were partially setback because the two countries took part in different camps after 1929. However, Turkey supported Bulgaria for its membership in the Balkan Pact. Turkey had better relations with Bulgaria than with Yugoslavia, Greece, and Romania. The favorable Turkish-Bulgarian relations in the early years of the Turkish Republic hit some roadblocks after a while due to unresolved issues such as pressure and attacks targeting the Turkish minority in Bulgaria. Although Bulgaria and Turkey had to deal with some political and diplomatic problems, they never cut off their cultural communication.
Atatürk Döneminde Türkiye Cumhuriyeti - Bulgaristan İlişkileri
Bülent Yıldırım, Harun BekirTürk Millî Mücadelesi, Birinci Dünya Savaşı sonrası galip devletler tarafından mağlup devletlere zorla kabul ettirilen Versay sisteminin yok olmasının başlangıcı olarak değerlendirilmiştir. Milli Mücadele bu sebeple Bulgaristan’da da büyük ilgiyle takip edilmiş ve bazı ümitlerin doğmasını da sağlamıştır. Türk milli mücadelesinin başarıyla sonuçlanıp işgalci güçlerin Anadolu’dan atılması sonrasında Türkiye ile Bulgaristan arasında iyi komşuluk ve dostluk arzusu devam etmiştir. 24 Temmuz 1923’te Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasından sonra Bulgar Hükümeti 31 Ağustos 1923’te Todor Markov’u resmî elçi sıfatıyla Türkiye’ye göndermiştir. Bütün bu gelişmelerden sonra sıra iki ülke arasında yapılacak bir dostluk anlaşmasına gelmiştir. İki yıla yakın devam eden Türk-Bulgar görüşmeleri 18 Ekim 1925’te Türkiye ve Bulgaristan arasında beş maddeden oluşan bir Dostluk Anlaşması, Ek Protokol ve İkamet Sözleşmesi ile sonuçlanmıştır. Ankara Antlaşması ve Ek Protokolü ile İkamet Sözleşmesi 17 Ağustos 1926 günü yürürlüğe girmiştir. Bu antlaşma sonrasında öncelikle yapılan ticarî anlaşmalarla iki ülke ilişkileri canlılık kazanmış, 6 Mart 1929’da Tarafsızlık, Uzlaşma, Adlî Tesviye ve Hakem Anlaşması imzalanmıştır. İki ülke arasındaki siyasi ilişkiler 1929’dan itibaren farklı kamplarda yer alınmaya başlamasıyla kısmen yara alsa da Türkiye Bulgaristan’ın da Balkan Paktı’na girmesi için çaba harcamış, Yugoslavya, Yunanistan ve Romanya’ya göre Türkiye’nin Bulgaristan ile ilişkileri görece daha iyi olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında Bulgaristan ile daha iyi olan ilişkilerde bir müddet sonra çeşitli sorunlar ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu sorunlardan birisi Bulgaristan’daki Türk azınlığın maruz kaldığı baskılar ve saldırılar olmuştur. Bulgaristan ile siyasî ve diplomatik ilişkilerde bazı dönemlerde birtakım sorunlar yaşansa da kültürel alanda her zaman münasebetler devam etmiştir.