The Emergence of Man and the Stone Ages
Çiğdem ÖzbayHalil Hâlid Bey (1869-1931), an intellectual who served as a diplomat, member of parliament, journalist and academician, was a productive and hardworking person who wrote many books, articles and newspaper columns. It is possible to say that Halil Hâlid Bey, who lived in England for a long time and even worked as a teacher of Turkish at the University of Cambridge, had lived in Algeria, Sudan, Egypt and India, which gave him a unique and critical perspective on the East and the West, which he described as two different civilizations. Although he drew attention especially with his writings in which he criticized the imperialist policies of the British and warned Islamic societies to be vigilant against this expansionist attitude, the fact that he was an academic who taught courses such as the ethnography of Muslim societies, Islamic philosophy and anthropology has been ignored. In this article, we will share the transliteration of his articles titled “The Emergence of Man and The Stone Ages” published in 1928 in the Journal of Darülfünun Theology Faculty in order to illuminate this obscure aspect and to demonstrate his competence in this field. We think that these articles deserve a place, even if it’s a small one, in our anthropological literature as they reveal the adventure of human beings from the emergence of life to the stone ages with a fluent and interesting competence in the light of anthropological knowledge.
Beşerin İbtidâ-yı Tahaddüsü ve Hacer Devirleri
Çiğdem ÖzbayDiplomatlık, milletvekilliği, gazetecilik, akademisyenlik gibi görevler icra etmiş bir entelektüel olarak karşımıza çıkan Halil Hâlid Bey (1869-1931), çok sayıda kitap, makale ve gazete yazıları kaleme almış üretken ve çalışkan bir isimdir. Uzun bir süre İngiltere’de yaşayan hatta Cambridge Üniversitesinde Türkçe öğretmenliği de yapan Halil Hâlid Bey’in Cezayir, Sudan, Mısır, Hindistan’da bulunmasının ona iki farklı medeniyet olarak nitelediği Doğu ve Batı üzerine özgün ve eleştirel bir bakış açısı kazandırdığını söylemek mümkündür. Hâlid Bey, özellikle İngilizlerin emperyalist politikalarını eleştirdiği ve İslam toplumlarını bu yayılmacı tavır karşısında tetikte olunması hususunda uyardığı yazılarıyla dikkat çekse de onun Müslüman toplumların etnografyası, İslam felsefesi, antropoloji üzerine dersler veren bir akademisyen olduğu gerçeği göz ardı edilmiştir. Bu makalede, onun karanlıkta kalmış bu yönünü aydınlatmak ve bu alandaki yetkinliğini de ortaya koymak amacıyla 1928’de Darülfünun İlahiyat Fakültesi Mecmuası’nda yayımlanan “Beşerin İbtidâyı Tahaddüsü ve Hacer Devirleri” başlıklı makalelerinin transliterasyonu paylaşılacaktır. Söz konusu makalelerin, insanın, yaşamın ortaya çıkışından taş devirlerine kadar olan serüvenini antropoloji bilgisi ışığında akıcı ve ilgi çekici bir ustalıkla ortaya koyması bakımından antropoloji literatürümüzde küçük de olsa bir yer edinmeyi hak edecek nitelikte olduğunu düşünmekteyiz.