Güney Kafkasya’da Güvenlik Mücadelesinde Türkiye-Gürcistan İşbirliği (Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu)
Sovyetler Birliği’nin (SB) çöküşünün ardından Güney Kafkasya bölgesi dünyanın büyük güçlerinin çıkarında olmuştur. Güney Kafkasya, kıtada barış ve istikrarın korunmasının anahtarı olmuştur. SB’nin dağılmasından sonra Güney Kafkasya ve Orta Asya’da yeni devletlerin oluşması, Türkiye için Cumhuriyet tarihinde ilk kez Orta Asya Türk halkları ile ilişkiler kurmayı ve onlara sahip olmayı gündeme getirdi. Türkiye dış politika stratejisinde Güney Kafkasya, bölgesi gelişmeye devam ediyor. Çünkü Anadolu'nun güvenliği açısından Güney Kafkasya'da kalıcı barış ve istikrarın olması Türkiye için özel bir öneme sahiptir. Ancak bölgede kalıcı barış ve istikrarın olmamasını istemeyen güçler vardı ki, genellikle Rusya Türkiye'nin bölgedeki barışçıl politikalarına engel oluyor. Bu makale, Güney Kafkasya’da güvenliğin sağlanmasında Türkiye’nin rolünü, bölgedeki siyasi süreçte Türkiye ve Rusya’nın rekabetini, Rusya-Gürcistan savaşında bölgede güvenliğin sağlanmasında Türkiye’nin rolünü ve “Kafkas İstikrar ve İşbirliği Platformu” ve bölgedeki güç merkezlerinin ekonomik, siyasi, askeri ve kültürel çıkarlarının Türkiye için yarattığı sorunlar ve etkileri incelenmişti.. Makale ayrıca, Türkiye’nin üç Güney Kafkasya devletinden biri olan Gürcistan’daki Abhazya ve Güney Osetya’daki ihtilafları Gürcistan’ın toprak bütünlüğü içinde çözme çabalarını da incelemektedir. Son olarak bölgede güvenliği sağlamak için bazı örnekler verilmiştir.
Turkish-Georgian Cooperation in the Struggle for Security in the South Caucasus (The Caucasus Stability and Cooperation Platform)
With the collapse of the Soviet Union (SU), the South Caucasus region has been in the interest of the world’s great powers. The South Caucasus has been a key to maintaining peace and stability on the continent. Formation of new states in the South Caucasus and Central Asia after the collapse of the SU raised to have relations with the Turkic peoples of Central Asia first in the history of the Republic for Turkey. Foreign policy the Caucasus continues to evolve in its foreign policy strategy. Because in terms of the security of Anatolia, permanent peace and stability in the South Caucasus has a special importance for Turkey. However, there were forces that did not want lasting peace and stability in the region, generally Russia hinders Turkey’s peaceful policies in the region. This article examines Turkey’s role in maintaining security in the South Caucasus, Turkey’s and Russia’s rivalry in the political process in the region, Turkey’s role in restoring security in the region in the Russia-Georgia war, and the Caucasus Stability and Cooperation Platform and other power centers in the region, aimed at the economic, political, military and cultural interests of the challenges and their effects posed by Turkey. Also in the article have been analyzed one of the three South Caucasus states of Georgia, the conflicts in Abkhazia and South Ossetia in Georgia, within Georgia’s territorial integrity. Finally, some examples are provided to ensure security in the region.
SSCB’nin dağılmasından sonra Kafkasya’da özellikle güneyde siyasi bir boşluk oluşmuş ve bu boşluğu doldurmak için büyük güçler ortaya çıkmıştır. Bu dönemde Kafkasya’nın komşusu Türkiye bu boşluğu dolduramadı. Ancak Türkiye’nin bölge ile tarihi, dilsel, dinsel ve aşiret bağları onu bölgesinde karşı karşıya olduğu fırsatları değerlendirmesi, küresel bir güç olma yolunda önemli adımlar atmasını sağlamıştır. Bu nedenle Türkiye, bu yeni jeopolitik ortam karşısında dış politikasını yeniden gözden geçirmek zorunda kalmıştır. Türkiye’nin bölgede aktif bir politika izleme isteği, Rusya’nın karşısına çıkmasına neden olmuştur.
Türkiye ve Rusya’nın Güney Kafkasya konusunda bazı farklılıkları var. Çıkarların örtüştüğü alanlardan biri olan Güney Kafkasya, hem enerji hem de Avrupa’nın enerji ihtiyacını karşılayacak boru hatlarının geçişi açısından her iki ülke için önemlidir. Ancak, Türkiye’nin Rusya ile yoğun ticareti ve kapsamlı enerji bağları, Moskova’nın Ankara’ya yaklaşımını kısmen yumuşattı. Güney Kafkasya’daki bazı konularda iki ülkenin çıkarları çatışıyor. Dolayısıyla bu yaklaşım, Dağlık Karabağ, Abhazya ve Güney Osetya gibi bazı uzun vadeli sınır çatışmalarından kaynaklanmaktadır. Bu çatışmalar aktif olmasa da, bu gerilimler çözülmeye yakın değil.
Modern uluslararası ilişkilerin aktif aktörlerinden biri olan Kafkasya bölgesi, özellikle Gürcistan, Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politikasının önceliklerinden biridir. Bağımsızlığın ilk günlerinde Gürcistan Cumhuriyeti’nin dış politikasının temel amacı, Batı dünyasına entegre olmak, dünya ülkeleri ve uluslararası kuruluşlarla ikili ve çok taraflı ilişkileri genişletmekti. SSCB’nin dağılmasının ardından Güney Kafkasya’daki üç bağımsız devletten biri olan Gürcistan, bağımsızlığını ilan ettiği günden bu yana ülke içinde ve dışında komşu Türkiye’nin her zaman ilgi odağı olmuştur. Bölgede demokrasi ve güvenliğin geleceğini korumak için bölge ülkeleri arasındaki ilişkiler çok önemlidir. Bu, özellikle SB’nin çöküşünden sonra doğruydu. Ancak bölgede Türkiye’nin güvenliğini sürekli tehdit eden bir devlet var. Rusya, Türkiye’nin bölgedeki başarılı politikasının etkisini azaltmak için etki mekanizmasını değiştirerek bölgede daha fazla askeri güç kullanmayı planladı. Bu nedenle Türkiye, bölge ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmeye ve faaliyetlerini sınırlayacak bir dış politika izlemeye çalışmıştır. Gürcü-Rus ilişkileri çerçevesinde resmi Moskova, ulusal çıkarlarını güvence altına almak için her yolu kullanıyor. Ayrılıkçı güçlere destek, askeri tehditlerin kullanılması ve enerji arzının askıya alınması, Rusya’nın en yaygın baskı araçları arasında yer alıyor. Mikheil Saakaşvili’nin iktidara gelmesinden bu yana Rusya ile Gürcistan arasındaki gerilim tırmandı. Gergin ilişkilerin nedenleri arasında Saakaşvili hükümetinin Batı yanlısı politikası, Rusya’nın çıkarlarına uymayan enerji projelerindeki aktif rolü, Gürcistan’ın NATO’ya tam üye olma isteği ve bu yönde atacağı cesur adımlar Rusya tarafından hoş karşılanamazdı. Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu, bölgesel güvenlikten derin endişe duyan Türkiye’nin iyi niyetli bir diplomatik hamlesidir. Türkiye bu şekilde bölgede inisiyatif almayı ve komşularıyla iyi ilişkiler geliştirmeyi hedefliyor. Ancak hem Kafkasya’nın karmaşık etnik ve siyasi yapısı hem de ABD ve Rusya’nın çatışan bölgesel jeopolitik çıkarları bölgede kalıcı bir barışın yaratılmasını zorlaştırmaktadır. Yine de bölgesindeki sorunlara çözüm bulmaya çalışan Türkiye, bu platformla bölgesel barışın sağlanmasına büyük katkı sağlayacaktır. Paktın ortaya çıkışı, Rus-Gürcü ilişkilerinin gergin olduğu ve Rusya’nın Batı medyasının özellikle ABD’nin Rusya’ya Türkiye üzerinden tepkisi olarak tanımladığı yeni bir askeri doktorayı kabul ettiği bir zamanda geldi. Bunu “tarihi bir gerçek” olarak değerlendiren Gürcistan, bu anlaşma sayesinde tüm dünyanın Avrasya’nın kesiştiği bu bölgeye daha fazla ilgi göstereceğini istiyordu.
Türkiye’nin girişimci bir genç insan gücü potansiyeline sahip bir ülke olması, Kafkasya’da yaşanan süreçlere müdahale etmesini sağlıyor. Ancak Ağustos 2008’deki Rus-Gürcü çatışması, Kafkasya bölgesinde güvenliğin ne kadar zayıf olduğunu bir kez daha gösterdi. Bölgenin geleceği için barışçıl ve güvenli bir ortam yaratmanın önemini yineledi. Ancak Batı’nın ve Türkiye’nin bölgede daha aktif ve ölçülü bir politika izlemesi, buradaki ülkeler için yeni fırsatlar yaratabilir. Güney Kafkasya’da Ermenistan ile Gürcistan ve Türkiye’nin olası dostluk ve uzlaşması bu ülkelere fayda sağlayacaktır. Azerbaycan bazı engellere rağmen dostluk, kardeşlik ve işbirliğini sınır tanımadan sürdürebilir. Kafkasya’da barış Türkiye için son derece önemlidir.