Conservation of Calligraphy by Calligrapher Hayrettin Bey
Gülder Emre, Emre Veysel Şener, Hazal Özlem Ersan Eruş, Serpil Çetinkaya, Seda KartalIn this study, the conservation stages of the Jeli thuluth Zerendüd plaque, made by calligrapher Hayrettin, dated 1310 AH (Muslim calender) and 1892 AD (Gregorian calender), were carried out. The line plate was first examined by visual inspection with visible (VIS) light, raking light (RAK), ultraviolet light (UV) and infrared light (IR). These examinations were occasionally supported by light microscopy. Deteriorations and damages were determined with the obtained data and appropriate legends were created and processed on the line plate’s picture with the help of the Adobe Photoshop program. In addition, samples were taken and analyzed with SEM-EDX in order to understand whether gold and silver leaf were used in the text part and its frame. In light of the information obtained in the documentation, the conservation-restoration process has been started. The surface of the artwork, which was determined to have been repaired before, was first cleaned from the very thick and haphazardly applied old varnish. Thus, the inward concave-shaped deformation of the picture caused by surface tension has been eliminated. Then, respectively; firstly, the blistered parts of the paper support were consolidated. After the filling, retouching and varnishing processes, the frame was restored and the conservation work was completed.
Hattat Hayrettin Bey’e ait Hat Levhanın Koruma ve Onarım Çalışmaları
Gülder Emre, Emre Veysel Şener, Hazal Özlem Ersan Eruş, Serpil Çetinkaya, Seda KartalBu çalışma H 1310/ M 1892 tarihli Hattat Hayrettin Bey’e ait Celi sülüs Zerendüd levhanın koruma-onarım aşamalarını kapsamaktadır. Hat levhanın ilk olarak görünür (VIS) ışık, eğimli ışık (RAK), ultraviyole ışık (UV) ve kızılötesi ışık (IR) ile görsel incelemeleri yapılmış, bu incelemeler yer yer ışık mikroskobu ile desteklenmiştir. Elde edilen verilerle bozulma ve hasarlar tespit edilerek uygun lejantlar oluşturulmuş ve Adobe Photoshop programı yardımıyla levhanın fotoğrafı üzerine işlenmiştir. Ayrıca hattın yazı kısmında ve çerçevesinde altın ve gümüş varak kullanılıp kullanılmadığını anlamak amacıyla örnekler alınmış ve SEM-EDX ile analizleri yapılmıştır. Belgelemede elde edilen bilgiler ışığında koruma-onarım süreci başlatılmıştır. Daha önce onarım geçirdiği tespit edilen hat levhada ilk olarak çok kalın ve gelişi güzel sürülen eskimiş vernik yüzeyden alınmıştır. Böylece levhanın yüzey geriliminden kaynaklı içe doğru konkav biçimli deformasyonu giderilmiştir. Ardından sırasıyla kâğıt desteği ile birlikte kalkan boya tabakalarında sağlamlaştırma, dolgu, rötuş, vernikleme işlemleri ve çerçevenin onarımı yapılarak, koruma ve onarım çalışmaları tamamlanmıştır.
Suriye ve Sînâ yarımadasında İslamiyet öncesine ait Arapça yazıtlar üzerinde yapılan araştırmalar, Arap yazı sisteminin (hurûfü’l-hicâ) Fenike alfabesiyle bağlantılı olan bitişik Nabat yazısının devamı olduğunu ortaya çıkarmıştır. Kuzey Arabistan’dan Hicaz bölgesine nakledilen Nabat yazısının farklı karakterlere sahip iki üslubu olduğu bilinmektedir. Bu tip yazıların Cahiliye devrinde “cezm” ve “mesk” olarak anıldığı rivayet edilmektedir. İslam dinini kabul eden hemen hemen tüm kavimler tarafından benimsenen Arap yazısı, birkaç yıl sonra İslam’ın ortak değeri hâline gelmiştir. “Arap çizgisi” kelimesi zamanla “İslam çizgisi” niteliğini kazanmıştır.
Emevî, Abbasî, Fatımî, Eyyubi, Memlük, Selçuklu, İlhanlı, Timur, Safevi, Akkoyunlu gibi devlet ve hanedanlar dönemlerinde daima ilgi çekici bir sanat olarak görülen Hüsn-i hat sanatı, ilgiyle yükselişini sürdürmüştür. Hükümdarların veya devlet adamlarının hat sanatının öncülüğünü üstlenen ve bunu yaklaşık beş asır sürdüren Osmanlı hükümdarları arasında II. Bayezid, IV. Murad, II. Mustafa, III. Ahmed, II. Mahmud, Sultan Abdülmecid ve Sultan Reşad hat sanatıyla aktif olarak meşgul olmuşlardır. İstanbul’un hat sanatındaki müstesna yeri İslam dünyasında “Kur’an Hicaz’da indirildi, Mısır’da okundu, İstanbul’da yazıldı” ifadesiyle tescillenmiştir.
Arap yazı sisteminde harflerin çoğu kelimenin başına, ortasına ve sonuna göre değişmektedir. Harflerin yan yana gelince kazandığı görünüm zenginliği, aynı kelimeyi veya cümleyi çeşitli kompozisyonlarla yazabilme imkânı, sanatta aranan yeniliğin ve sonsuzluğun kapısını da açmıştır.
Çizgiyi sanata dönüştürmede en önemli görev kaligrafiye, is mürekkebine ve kamış kaleme düşmektedir. Kalemin tutulması, kalemin dönmesi, buna göre çizgiyi dolu kalem ağzı veya ince ve dikey olarak tutarak kâğıda yaslanması ile ortaya çıkan harf veya yazının mükemmelliğini sağlamaktadır. Çizgiler ve satır sonları da nokta hesabıyla belirlenmektedir. Bunun için “mıstar” adı verilen bir araç kullanılmaktadır. Uzun bir süre boyunca güzelliği arama çabaları sonucunda harf boyutları nihayete ermiştir.
Hattatlık İslam tarihi boyunca en önemli sanat dallarından biri olmuştur. Özellikle matbaanın yaygın olarak kullanılmadığı dönemlerde önemli bir meslek kolu hâline gelmiştir. Hat sanatında öğrencileri hocalarını taklit ederek geliştiğinden bu sanatla uğraşanlar, tıpkı hocaları gibi yazmayı ve üsluplarını bu şekilde korumayı ilke edinmişlerdir. Ancak daha sonraki yüzyıllarda taklit durumuna farklı bir yorum yapılmıştır. Her yeni hattat, bu konuda yetişkin ve yetkin olduğunu kanıtladıktan sonra kendi sanat yorumunu ortaya koymuştur. Arapça konuşulan ülkelerdeki hattatların okumada fazla zorluk çekmemeleri sebebiyle istiflenmiş yazılarda harflerin sergilenmesine uymadıkları görülmektedir. Anadolu hattatları ise ayet ve hadislerin hatalı okunmasına sebep olmamak için teşrihlere büyük önem vermişlerdir.
Bu çalışmada 19. yüzyıla ait hat levha ve çerçevesinin koruma-onarımı yapılmıştır. Hattat Hayrettin imzalı, celi sülüs müsenna zerendüd levha hicri 1310, miladi ise 1892 tarihlidir. Siyah zemin üzerine altınla çekilmiş celi sülüs hat levhada “Besmele” yazılıdır. Hattat Hayrettin Bey’in hayatı ile ilgili çok az bilgi bulunmaktadır. Ünlü hattat Çarşambalı Mehmet Arif Bey’in (1828-1893) öğrencisi olduğu bilinmektedir. Çeşitli kaynaklarda Hayrettin Bey’in, Talik hattı Çarşambalı Mehmet Arif Bey’den meşk ettiği yazmaktadır. Hat eserde barok dönem etkileri görülmekte olup çiçek motiflerinde ise rokoko üslubu ön plandadır. Türk rokokosu olarak da bilinen çiçek motifleri açık kompozisyon olup devam edilebilecek izlenimi vermektedir. Altın ve gümüş varak kullanılarak yapılan çerçevede ise birbirini tekrar eden iç içe geçmiş çiçek motifleri bulunmaktadır.
Oldukça hasarlı durumda olan eserin bozulmalarının tespiti için belgeleme çalışmaları yapılmıştır. Belgeleme aşamasında eser sırasıyla görünür (VIS), eğimli-yandan (RAK), mor ötesi (UV) ve kızıl ötesi (IR) ışıklarla incelenerek bozulma durumu ve eserin yapım aşamaları hakkında bilgi elde edinilmiştir. Bu incelemeler yer yer ışık mikroskobu ile desteklenmiştir. Hat levhanın görünür ışık (VIS) ile de tespit edilen daha önce geçirdiği onarımlar morötesi (UV) ışık ile daha belirgin hâle gelmiştir. Yapılan incelemeler doğrultusunda tespit edilen bozulmalar uygun lejantlarla ve Photoshop programı yardımıyla hat ve çerçevenin fotoğrafları üzerine işlenmiştir. Ayrıca SEM-EDX analizi ile Besmele’nin yazılı olduğu kısımda altın kullanıldığı saptanmıştır. Çerçevede ise yaldızla birlikte gümüşün de kullanıldığı tespit edilmiştir. Altının safa yakın, gümüşün ise düşük değerde olduğu analiz sonuçlarındaki bakır ve malahit oranından anlaşılmıştır. SEM-EDX analizi ile aynı zamanda pigment tanımı da yapılmaktadır. Hat levhada bu analiz sonuçları tek başına yeterli olmasa da baryum beyazı, siyah demiroksit, az miktarda ultramarin, titanyum beyazı, litopon, demir oksit, fazla miktarda organik malzeme, alçı ve kil saptanmıştır. Pigmentlerin belirlenmesi, rötuş aşamasında uygun renklerin seçilmesi açısından oldukça önemlidir. Belgelemede elde edilen bilgiler ışığında koruma-onarım sürecine başlanmıştır.
Bu aşamada önceki onarımlarda spreyle kalın bir şekilde verniklenen hat levhanın yüzey gerilimini azaltmak için vernik temizliğine başlanmıştır. Verniğin spray olarak uygulanması sebebiyle, levhanın yüzeyinde noktasal, düzensiz, pütürlü/pürüzlü bir görünüm oluşturmuştur. Mikroemülsiyon yöntemi kullanılarak yapılan temizlik işleminden sonra hat levhanın kabaran, kalkan alanları Evacon-R ile sağlamlaştırılmıştır. Son yıllarda özellikle kâğıt ve deri konservasyonunda kullanan Evacon-R; asitsiz, pH değeri nötr, çekme yapmayan, geri dönüşümlü esnek bir yapıştırıcıdır. Evacon-R ile kalkan, kabaran kısımlar yapıştırıldıktan sonra içe konkav şeklindeki deforme olan kısımlar düzleştirilmiştir. Hat levhanın zayıflayan taşıyıcısının güçlendirmesinde orta kalınlıkta asitsiz petek karton kullanılmıştır. Burada yapıştırıcı olarak Plextol B 500 tercih edilmiştir. Eskimeye karşı dirençli (ageing), yüzeye homojen bir şekilde nüfuz edebilen ve uygun ıslatma özellikleri sebebiyle tercih edilen Plextol B 500 termoplastik akrilik bir reçinedir. Bu şekilde hem hat levha sağlamlaştırılmış hem de düz bir satıh oluşturulmuştur. İnce kâğıt hamuru metilselüloz ve Evacon-R 1:1 oranında karıştırılarak boya tabakasındaki kayıp alanlara dolgu yapılmıştır. Rötuş aşamasında ise uygun renkte saf ezme altın ve Paraloid B-72 içeren Kremer marka restorasyon boyası kullanılmıştır. Vernikleme işlemlerinin ardından çerçeve onarımı ile çalışma tamamlanmıştır.