Adding the “New” Inhabitant to the Design of Urban Area and Social Work for Refugees
Pınar KarababaWith the mass migration from Syria to Turkey in 2011, Gaziantep, the most developed city in the Syrian border, became a focal place. The high numbers of Syrian refugees led to an urban transformation, during which many international and national NGO’s started to work in the city. Both of the migrations ended up with an important raise in the rents, and created new strata. This paper, which covers the relations in 2016 and 2017 in Gaziantep, is an outcome of my own observations in the field I developed as a former NGO worker, and the findings of an independent field research I conducted in 2017. This work makes a reflexive reading of socio-spatial dynamics between locals, refugees and NGO workers to scrutinize the ways to engage socio-spatial dynamics to the social services mechanism. The reading aim is to pose the contribution of their combined value, in both implementation and evaluation processes. The presentation of the data aims to bring into discussion this power balance between the local, the refugee and the service provider over its impact on the city surface. It is believed that deciphering these paths and nodes would support a better understanding of the refugee situation and the newly developed urban dynamics.
Kentin “Yeni” Sakinini Kentsel Alan ve Mülteciler için Sosyal Hizmet Tasarımına Eklemek
Pınar KarababaSuriye’den Türkiye’ye 2011’de başlayan kitlesel göçle birlikte Gaziantep Suriye sınırındaki en gelişmiş kent olarak merkezi bir önem kazandı. Türkiye’nin Geçici Koruması altındaki çok sayıda Suriyeli mültecinin kente yerleşmesi aynı zamanda ulusal ve uluslararası STK çalışanlarının da kente gelmesine ve bu iki grubun yerleşmesiyle beraber kentte bir dönüşümün görülmesine yol açtı. Her iki göçün etkilerine bakıldığında kentte kiraların ve arsa bedellerinin arttığını ve yeni tabakalaşmaların oluşmaya başladığını görüyoruz. Bu çalışma 2016-2017 yılları arasında bir STK çalışanı olarak Gaziantep’teki gözlemlerime ve çalışmam bittikten sonra 2017’de kentte yaptığım bağımsız bir araştırmanın bulgularına dayanıyor. Makalede yerel halk, mülteciler ve STK çalışanları arasındaki karşılaşmaların sosyo-mekansal dinamiklerinin düşünümsel (reflexive) bir bakış açısından bir okuması yapılıyor. Böylece düşünümsellik ve sosyomekansal dinamiklere dair teorilerin hem uygulama hem de inceleme aşamasında bir arada elde alınmasının katkısını da ortaya koymayı hedefliyor. Bu bakış açısı üzerinden hedeflenen sosyal hizmet mekanizmasına sosyo-mekansal dinamiklerin nasıl eklenebileceğini tartışmaya açmak. Makalede verilerin sunumuyla birlikte hedeflenen yerli halk, mülteci ve hizmet sağlayıcı arasında kurulan hiyerarşinin kent yüzeyine etkisini tartışmaya açmak. Bu ilişkiler sonucunda kentte oluşan nokta ve izleklerin ortaya çıkarılmasının Türkiye’de mültecilerin durumunun ve yeni gelişen kent dinamiklerin daha iyi anlaşılmasına hizmet edeceği düşünülüyor.