On the occasion of the 64th issue of Connectist,
Hasan Akbulut, Oya MorvaWe are glad to announce that the 64th issue of Connectist has been published and thank you for your interest in our journal. We would like to note that there has been a huge increase in articles submitted to Connectist and that choosing from hundreds of articles was a difficult and rigorous task for us as theme editors. As is known, the articles submitted to our journal are first evaluated by our editorial team. This evaluation is based on the main problematic, theoretical, and methodological framework of the article and its suitability to the field of communication and media studies. The articles that pass the pre-evaluation process are forwarded to experts in the field for a blind peer-review process, and finally, the articles approved by the reviewers are accepted for publication. We cannot sufficiently thank our reviewers, who carefully read and evaluated the articles during the process. The articles in our 63rd issue were published through all these processes, spanning a year, and each article reflects current trends in the field of communication and media studies.
As it is known, communication and media studies, as an interdisciplinary field, establishes its existence in the actual socio-cultural environment both because it is shaped by technological developments and because the contents derived from these technologies transform and construct the social and cultural environment. Communication and media research tries to understand and interpret concepts and channels that are included in our daily life practices, such as social media, mobile communication technologies, metaverse, digital platforms, expanding cinema, and the transformations they create. For this reason, communication studies, which try to understand the social and cultural, not only enrich the existing scientific literature but also have great potential in the production of a series of social policies in society. It is possible to see these potentials in the adoption and dissemination of cultural diversity, in the development of a non-discriminatory discourse, and in the legislative arrangements made for the construction of media ownership in a way that will strengthen the democratic and pluralistic society. We believe that the studies in this issue of Connectist will contribute, albeit in a small way, to the realization of these possibilities. We wish you happy reading!
Prof. Hasan AKBULUT, Doç. Oya MORVA
Guest Editors
64. Sayısıyla Connectist,
Hasan Akbulut, Oya MorvaConnectist’in 64. sayısı ile karşınızdayız. Öncelikle dergimize olan ilginiz için teşekkür ediyoruz. Connectist’e gönderilen makalelerde büyük bir artış olduğunu ve yüzlerce makale içinden seçim yapmanın, biz tema editörleri için zor ve titiz bir görev olduğunu belirtmek isteriz. Bilindiği gibi dergimize gönderilen makaleler, önce editoryal ekibimiz tarafından değerlendiriliyor. Bu değerlendirme, makalenin temel sorunsalı, kuramsal ve metodolojik çerçevesi ile iletişim ve medya çalışmaları alanına uygunluğu eksenlerinde yapılıyor. Ön değerlendirmeden geçen makaleler, kör hakem işleyişi ile alandaki uzmanlara gönderiliyor ve nihayetinde bu değerlendirmeden de başarıyla geçen makaleler yayımlanıyor. Tam da bu bağlamda, makaleleri titizlikle okuyup değerlendiren hakemlerimize de ne kadar teşekkür etsek azdır. Okumakta olduğunuz 63. Sayımızda yer alan makaleler, bir yıla yayılan bu süreçlerden geçerek yayımlandılar ve her bir makale, iletişim ve medya çalışmaları alanındaki güncel eğilimlerin bir yansıması olarak görülebilir.
Bilindiği gibi disiplinlerarası bir alan olan iletişim ve medya çalışmaları alanı, hem teknolojik gelişmelerle biçimlenmesi hem de bu biçimlenmeyle oluşan içeriklerin, toplumsal ve kültürel olanı inşa edip ve hatta onu dönüştürmesi nedenleriyle varlığını güncel olan üzerinde kurar; günceli kavrar. İletişim ve medya araştırmaları, gündelik yaşam pratiklerimizin içinde yer alan sosyal medya, mobil iletişim teknolojileri, metaverse, dijital platformlar, genişleyen sinema gibi kavramlar ve mecraları, onların yarattığı dönüşümleri anlamaya ve yorumlamaya çalışır. Bu nedenle toplumsal ve kültürel olanı anlamaya çalışan iletişim araştırmaları, yalnızca mevcut bilimsel literatürü zenginleştirmez, aynı zamanda toplumda bir dizi sosyal politikanın üretilmesinde de büyük bir işlevi yerine getirme potansiyeline sahiptir. Kültürel çeşitlilik kavrayışının kabulünde ve yaygınlaşmasında, ayrıştırıcı olmayan bir söylemin geliştirilmesinde, medya sahipliğinin demokratik ve çoğulcu bir toplum kavrayışını güçlendirecek biçimde inşası için yapılan yasal düzenlemelerde bu potansiyelleri görmek mümkündür. Connectist’in bu sayısında yer alan çalışmaların, bu potansiyellerin gerçekleşmesine, küçük de olsa katkıda bulunacağını düşünüyor ve iyi okumalar diliyoruz.
Prof. Hasan AKBULUT, Doç. Oya MORVA
Sayı Editörleri